Alevi sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Kemal Burkay
AK Parti hükümeti Kürt, Alevi, Ermeni, Kıbrıs sorunları
gibi, bir dizi artık kangren olmuş sorunlara el
atmış görünüyor. Şu anda bu sorunların
tümü de Türkiye kamuoyunda yoğun biçimde tartışılıyor.
Bu sorunları elbet AK Parti yaratmadı, ilk üçü
yüz yıl öncesinden kalma, Kıbrıs sorunu ise
1950’li-60’lı yıllardan. Çözümleri ise hiç de kolay
değil.
Bir yönüyle, hükümetin sorunların varlığını
kabul edip çözüm gereğinden söz etmesi bile bu ülke bakımından
yeni bir durum ve oldukça önemli. Çünkü şimdiye kadar
hükümetler sorunları inkar edip halının altına
süpürme, ya da ilgili kesimlerin taleplerini zorla bastırma
yöntemini tercih ettiler ve bunu çözüm sandılar.
Öte yandan, sorunun varlığından ve çözüm gereğinden
söz etmek önemli bir değişim ve başlangıç
olsa da yetmez. Çözümden ne anlaşıldığı
da önemli. Gerçekten sorunların temeline iniliyor mu,
sorunları çözmeye yönelik köklü adımlar atılmak
isteniyor mu? Bu konuda bir niyet ve kararlılık
var mı?
Alevi sorunu bunlardan biri. Şu anda, Alevi sorununun
ne olduğu ve çözümüne yönelik bir “Alevi Çalıştayı”
sürmekte.
Bizce Alevi sorununun neden kaynaklandığını
bilmek ve çözüm üretmek, eğer niyet olsa hiç de zor değil.
Bu konuda çok yazdık. Alevi sorunu gerçekten laik bir
anlayışla çözülür. Yani devletin dini inançlar karşısında
eşit mesafede olması; kimsenin dini inancına
baskı yapmaması, hiç bir gruba imtiyaz tanımaması...
Böylesi bir laiklik anlayışı bu ülkede hiçbir
dönemde var olmadı. Laiklikten en çok söz edip onu sömüren
Kemalist kesimin yönetim dönemleri (ki bu ülkeyi en çok onlar
yönettiler) dahil olmak üzere.
Nerdeyse Milli Eğitim Bakanlığı’na eş
bir bütçeye ve kadro kapasitesine sahip Diyanet İşleri
Başkanlığı adlı bir kurumun olduğu
bir ülke asla laik değildir. Bu kurum yüz bin dolayında
personel çalıştırıyor ve vergisini Müslüman
olan-olmayan, dindar olan-olmayan tüm vatandaşlar veriyor.
Ama o yalnızca bir tek mezhebe, Hanefi-İslam’a hizmet
ediyor.
Buna karşılık devlet diğer din ve mezheplerin
inançlarına herhangi bir hizmet sunmuyor; aksine, onlara
yönelik bir baskı ve engelleme cumhuriyetin başından
beri var. Buna geniş Alevi kitlesinin yanı sıra,
Hıristiyanlar ve yezidiler de dahil.
Aslında devletin din işlerine hizmeti üstlenmesi
yanlıştır. Bu iş dini grupların kendisine
bırakılmalı. Bu hizmeti onlar kendi inançlarına
uygun düzenlemeli, masraflarını da kendileri karşılamalılar.
Devlet ne cami inşa etmeli, ne kilise, havra veya cemevi;
ne imamların ücretini ödemeli, ne papazların ve
Alevi dedelerinin.
Bunun gibi okullardaki Sünni İslama dayalı zorunlu
din dersleri diğer bir baskı ve ayrımcılıktır.
Bu ülkede Alevi köylerine zorla cami yapıldığını,
Alevilerin bıyıklarının zorla kestirildiğini
de unutmamak gerekir.
Böyle bir ülkeye laik demek insanlarla alay etmektir.
Bu konuları geçmişte çok yazdık ve uzatmaya
gerek yok. Eğer bu ülkede gerçek laiklik olacaksa, herkesin
dini inançlarına saygı gösterilecekse, yani ne baskı,
ne imtiyaz olacaksa, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı
ve okullardaki zorunlu din dersini kaldırmak gerekir.
Devlet dini düzenlemekten, insanlara din dayatmaktan elini
çekmeli. Bunun gibi, kadınların başörtüsüne
karışma hakkı da olmamalı.
AK Parti bu konularda samimi ise, yani bu ülkede dini özgürlükleri
ve bu bakımdan eşitliği demokratik ülkelerdeki
standartlara uygun sağlamak istiyorsa, okullardan zorunlu
din derslerini kaldırmakla işe başlamalı.
Eşitlik adına din dersi kitaplarına Alevilikle
ilgili bazı bilgiler eklemek, diğer bir deyişle
yamalar yapmak göz boyamaktan, anti laik sistemi gizleme çabasından
öteye gitmez.
Öte yandan, AK Parti’nin iyi niyetini kanıtlaması,
Alevi kitlesine güven vermesi için bugün çok daha somut bir
olay var: Dersim yöresinin can damarları olan Munzur,
Harçik ve Peri ırmaklarının üzerine yapılmak
istenen baraj projelerini derhal durdurmak. Bu projeler hem
korkunç bir doğa katliamı, hem de Alevi-Kürt Dersim’i
boğmaya yöneliktir.
Dersim yöresi, özellikle de Munzur ve Harçik ırmaklarının
vadileri, hem ülkemizin, hem dünyanın eşi az bulunur
bir doğa harikasını oluştururlar. Buralara
kurulacak barajların ne elektrik üretimi, ne sulama bakımından
bir kıymeti harbiyesi yoktur. Ama bunlar söz konusu doğa
güzelliklerini yok edecek, bölgenin zengin ve eşi az
bulunur florasına, bitki ve hayvan türlerine çok zarar
verecektir.
Ayrıca, buraya yapılması düşünülen sekiz
baraj, aynı zamanda Dersim yöresindeki yerleşim
yerlerinin çoğunu sular altında bırakacak,
kalanlar arasında bağlantı ve iletişimi
koparacak ve bölgenin nerdeyse tümden boşalmasına
yol açacaktır. Zaten bu uğursuz projeyi yapanların
asıl amaçları da budur: Alevi Kürt Dersim’i yok
etmek! Bu, yıllar yılıdır, Kürt halkının
ve Alevilerin hak ve özgürlüklerini tanıyacağına,
onları baskı ve asimilasyonla, hatta kırım
ve sürgünle yok etmeye çalışan rejimin uygulamalarının
yeni bir biçimidir.
AK Parti eğer samimi ise, Kürt ve Alevi sorunlarında
yeni, demokratik, özgürlükçü bir yaklaşımı
temsil ediyorsa, işe tam da buradan başlamalıdır.
Dersim’in Alevi Kürt halkını bir kez daha ve belki
de dönüşü olmayacak biçimde göçertecek, binyıllar
içinde oluşmuş bu güzelim doğayı ve kültürü
öldürecek bu sinsi ve acımasız baraj projesine son
vermelidir.
Dersimliler daha yeni, 10 Ekim günü Tunceli’de, Munzur ve
Harçik ırmaklarının birleştiği yerde
20 bin kişiyle, sel olup yürüdüler. Bu insanların
sesine kulak vermek, istemlerine saygı duymak gerekir.
Onlar baraj değil, doğalarının korunmasını
istiyorlar. Kendilerine, oradaki varlıklarına, inançlarına,
dil ve kültürlerine saygı duyulmasını istiyorlar.
Hasankeyf’in zengin tarihini sulara gömecek baraj nasıl
akıllıca bir yatırım değilse, Munzur,
Harçik ve Peri vadilerini sulara gömecek bu barajlar da öylesine
akıllıca değil. Elektrik üretimi, sulama ve
benzeri sözde ekonomik nedenler asla haklı ve inandırıcı
bir gerekçe değil.
İşte AK Parti’nin, Erdoğan ve arkadaşlarının
elinde gerçek bir samimiyet testi. Bunu yapabilirsiniz. Bu
projeyi durdurabilirsiniz. Üstelik böylesi bir adımı
herhalde ne ordu, ne CHP ile MHP ve öteki cümle çözüm karşıtları,
statükocular engelleyebilir. Böyle bir adım nedeniyle
sizi ihanetle, ülkeyi bölmekle suçlayamazlar... Bu, Diyanet
İşleri Teşkilatı’nı veya okullardan
zorunlu din dersini kaldırmak kadar zor da değil.
(Çünkü biliyorum, bunları kaldırmaya sizin Hanifi-Sünni
yüreğiniz de kolay kolay elvermez...).
Biz, AK Parti’ye karşı hiç önyargılı
olmadık. Attığı her olumlu adımı
(TRT 6 gibi) destekledik. Atacağı her olumlu adımı
da destekleriz.
Başta, su toplamaya başlayan Uzunçayır Barajı
olmak üzere, Dersim yöresindeki söz konusu baraj projeleri
hemen durdurulmalı.
Yazarın önceki yazılarından:
Abdülmelik
Fırat’ın ardından
Aldatanlar
ve aldananlar...
Sisteme
kurban edilenler...
Ayıp
diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu
bölme, bölünme hikâyesi...
Dema
Nu ile söyleşi
Ne
yazmalı?
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|