İki ihtimal
Kemal Burkay
Tokat’ın Reşadiye ilçesinde, 7 erin ölümü, 3’ünün
de yaralanmasıyla sonuçlanan eylemle ilgili iki ihtimal
var: Birincisi bu, PKK olayı üstlenmiş olmasına
rağmen, bugüne kadar yapılmış benzeri
birçok eylem gibi bir derin devlet eylemidir; ikincisi, PKK’nın
salt kendi inisiyatifi veya bir biriminin inisiyatifi ile,
derin devletin dahli olmadan gerçekleşmiş bir PKK
eylemi...
Söz konusu olayın ardından yazdığım
yazıda, “tetikçi olarak kim kullanılmış
olursa olsun” bunun bir ergenekon eylemi olduğunu söylemiştim.
Böyle bir kanıya varmamın birçok nedeni vardı:
Birincisi bu eylem Kürt sorununun çözümüne, açılım
sürecine değil, savaşı sürdürmek isteyen çözüm
karşıtı güçlere yaramakta. Nitekim, ortamın
yumuşadığı, demokratikleşme yönünde
ciddi adımların atılmak istendiği her
dönemde söz konusu güçler böylesine provokasyonlar yaparak
süreci sabote etmişlerdi; yani bu konuda deneyimliydik.
1993’teki Bingöl eylemi bunun tipik örneğiydi ve PKK
içindeki unsurlarla birlikte tezgahlanmıştı.
İkincisi, bu olayda “PKK ile birlikte tezgahlanması”
bile zor görünüyordu; çünkü PKK söz konusu bölgede yoktu.
Tokat Kürdistan dışında, uzakta ve MHP’nin
güçlü olduğu bir ildi. Böyle bir eylemi düzenlemek ise
iyi kitle ilişkileri, barınma olanakları gerektirirdi.
PKK savaşçılarının oraya kadar sızması,
sisli bir zamanı seçip karakolun yanıbaşındaki
çalılar arasına pusu kurup böylesi bir eylemi gerçekleştirdikten
sonra, çevresi dağlık olmayan bu alanda kayıplara
karışması pek akla yatkın görünmüyor.
Bunca profesyonellik ve iz kaybettirme, Diyarbakır Emniyet
Müdürü Gaffar Okkan’a yapılan suikasti hatırlatıyor...
Jandarma istihbaratı sözde onların bölgeye sızdıklarını
çoktan tespit etmiş... Peki, hem de yabancısı
oldukları bu bölgede onlara karşı ne tedbirler
almış? Bu eylemin gerçekleşmesini mi beklemiş
yoksa?..
Jandarma onların merkezle telsiz konuşmalarını
da sözde dinlemiş ve medyaya servis edip durmakta...
Peki yerlerini saptayamamış mı? Onları
izlemek, yakalamak için bir şey yapamamış mı?
İnsanların ve cep telefonlarının, telsizlerin
yerini saptamak için bunca gelişmiş elektronik aygıtlar,
uydular, gece görüş dürbünlü kobralar filan varken?..
Ve bunlar sayesinde Şırnak’ın, Hakkari’nin
yol geçit vermez dağlarında, sık ormanlar arasında
bile PKK gerillalarını eylemin hemen ardından
izleyip, bombalayıp “kanlar yerde bırakılmaz”
iken?..
Ne var ki olaydan üç gün sonra eylemi PKK üstlendi ve bunun
merkezi bir kararla olmayıp, Dersim Eyaleti gerilla birimince
ve kendi inisiyatifiyle gerçekleştirildiğini ileri
sürdü, kendince gerekçeler de gösterdi.
Böylece, başlarda eylemi yükleyecek terör örgütü bulmakta
sıkıntıya düşenler rahatladı, en
başta da açılım karşıtları...
Basında da, bazı tereddütlü kesimlerde bile, artık
fail bulunmuş havası esiyor...
Ne var ki bu hamur daha çok su kaldırır... Sevgili
okurlar, buraya bir mim koyun ve unutmayın, çok sürmez
bu işin içyüzü de şu veya bu şekilde ortaya
dökülür. Bunun bir taşaronluk olayı mı, yoksa
düpedüz Ergenekon’un vurucu timlerinin eylemi mi olduğu
anlaşılır. Hani Öcalan ne demişti: Bir
dönem Ergenekon PKK’ya, “Biz Çiller’i öldürelim, siz üstünüze
alın” demiş de Öcalan kabul etmemiş... Ama
o zaman Şam’daydı; İmralı’da “hayır”
demek ise biraz zordur sanırım...
Şimdiye kadar yorumlarımızda evelallah yanılmadık,
bu kez de yanılacağımızı sanmıyorum.
Bu olayda HPG adına yapılan açıklamada eyleme
sahip çıkılması ve onun Dersim Eyaleti birimindeki
PKK güçlerinin kendi inisiyatifleriyle yapıldığının
söylenmesi ise, eğer bizzat bu açıklamanın
ardında da derin devlet parmağı varsa -ki bana
göre var- bir taşla iki kuş vurma olayıdır:
Böylece bir yandan derin devletin kendisi bu kanlı tertibin
sorumluluğundan sıyırmış ve cürmü
yükleyecek bir gedikli gönüllü bulmuştur, diğer
yandan ise son günlerde gündemi işgal eden Dersim’in
imajına bir darbe indirilmiştir.
Malum, ülke son dönemde 1938 yılında Dersim’de
yapılan katliamın ortaya saçılmasıyla
çalkalanmakta idi. Onur Öymen’in sözleriyle suçüstü yakalanan
şiddet ve katliam yanlıları ise, şimdi
dönüp kamuoyuna şunu diyecekler: “Dersim gösterilmek
istendiği gibi masum değil, işte böyle bir
yer... Bakın, daha yeni yedi erimizi canavarca şehit
ettiler!..”
Bunlar bu işte ustalaşmış çevrelerin
psikolojik savaş yöntemleridir...
Okurlarım bilir, ben yıllardır yazıp
duruyorum: Devlet –ama asıl olarak da ordu- istese PKK
dağdan kolayca iner, bu iş bir hafta bile sürmez.
Çünkü Öcalan, yakalanıp Türkiye’ye getirildikten sonra
pişman olduğunu, hizmete hazır olduğunu
söyledi. Savaşı sona erdirdiğini açıkladı,
PKK’nın adını, programını bile terk
etti. Dağdakileri tümden silahsızlandırmak,
düze indirmek için de af önerdi. Ama devlet –asıl olarak
da ordu- buna yanaşmadı, PKK’yı oracakta silahlı
olarak tutmayı çıkar ve planlarına uygun buldu.
Bugün de PKK bir haftada silah bırakıp düze inebilir.
Yeter ki ordu bunu istesin ve İmralı’daki Öcalan’a
söylesin...
Ama ben bunu çoklarına anlatamadım. Bazıları
Öcalan’ı, iradesine sahip özgür biri, hatta bir Mandela
sandılar! Türk medyasının nice usta kalemi,
demokrat kişiler bile, perde gerisindeki asıl aktörü
görmezden gelip olan bitenden hâlâ Öcalan’ı ve PKK’yı
sorumlu tutuyorlar...
Oyunu görenler, bilenler bile açık konuşamıyor;
kimi korkuyor, kimi devlet sırrı deyip perdeliyor...
Belli ki daha bir süre böyle gidecek, arşivler tümden
ortaya serilinceye dek...
Gelelim ikinci ihtimal e... Varsayalım ki biz yanılıyoruz,
komplo teorileri kuruyoruz ve bu işin faili gerçekten
PKK’dır ve “itiraf” ettiği üzere eylemi o yapmıştır...
Varsayalım ki Dağlıca-Gabar ve Bezele (Aktütün)
baskınları da bir danışıklı
dövüş değildi ve PKK onları bileğinin
hakkıyla gerçekleştirmişti... Varsayalım
ki Öcalan hücresinden, Genelkurmay’dan habersiz, özgürce direktifler
veriyor ve kahraman avukatları da hiç korkmadan, hiçbir
engelle karşılaşmadan bunu dörtbir yana taşıyorlar...
Varsayalım ki Emine Ayna, hiç kimsenin bilmediği,
tanımadığı biri iken, nasıl olmuşsa
ansızın, paraşütle DTP eşbaşkanlığına
inmemiş de, deneyimli bir politikacıdır, militanca
ve kahramanca Öcalan ve PKK avukatlığı yapmaktadır...
Varsayalım ki Öcalan’ı “irade”, “eşsiz önder”,
“güneş” yapanlar ya da öyle sananlar ve Kürt halkının
temel hak ve özgürlüklerini bir yana bırakıp Öcalan’ın
sağlığına kilitlenenler, belli odaklarca
ustaca yönlendirilmeyip ne yaptıklarını biliyorlar...
Yani kısacası, Kürt halkı -ve de Türk halkı-
ketempereye getirilmiş değil!
O zaman da şöyle bir durum ortaya çıkıyor:
PKK’ya karşı askeri eylemlerden sonuç alınamamıştır,
bunu itiraf etmek gerekir. Ordunun zafer kazandığı,
PKK’nın belinin kırıldığı iddiaları
hikâyedir. PKK hem siyasi olarak güçlüdür, kitleseldir, hem
de askeri olarak... “NATO’nun ikinci güçlü ordusu” ile 25
yıldır süren bu çatışmaya rağmen
PKK ayaktadır, yenilmemiştir. Hâlâ eylem gücünü
korumakta, hem sınır boyunda vurmaktadır, hem
de sınırdan çok uzakta, Tokat gibi İç Anadolu
yaylasının ortalarında...
Aynı zamanda kitleleri arkasından sürüklemektedir...
Böyle bir durumda sorunun çözümü için oturup PKK ile ve Öcalan’la
konuşup uzlaşmaktan başka çare kalmaz; muhatap
odur!
Evet baylar, bu iki ihtimalden biri söz konusudur: Eğer
Öcalan ve onunla birlikte PKK hizmette ise, her dediğinizi
yapıyorsa o zaman bütün bu olup bitenler bir oyundur
ve siz hem Kürtleri hem Türkleri, hem de dünya alemi kandırıyorsunuz.
Eğer ikinci ihtimal gerçekse, o zaman Öcalan ve PKK’nın
gücüne, temsil yetkisine saygı gösterin ve Kürt sorununun
çözümü için onlarla uzlaşın. Böylece bu savaş
bitsin kan dökülmesi sona ersin.
Yoksa amacınız bu oyunu ve bu savaşı
hiç bitirmemek mi?
Yazarın önceki yazılarından:
Ergenekon
eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri
uyanık olmalı
TBMM’de
Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu
güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey,
Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık
insana özgüdür
Alevi
sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik
Fırat’ın ardından
Aldatanlar
ve aldananlar...
Sisteme
kurban edilenler...
Ayıp
diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu
bölme, bölünme hikâyesi...
Dema
Nu ile söyleşi
Ne
yazmalı?
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|