PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Kovancılar Depremi,
Lazaref,
Dema Nû ve Newroz...

Kemal Burkay

Gecikerek de olsa Kovancılar depremine değinmek istiyorum.

Kovancılar, benim çocukluğumda ve gençliğimde Balkan göçmenlerinin yerleştirildiği büyücek bir köydü, Elazığ’ın Palu ilçesine bağlıydı ve dümdüz, bereketli Palu Ovası’nda kurulmuştu. Küçük bahçeler içindeki tek tip ve çatılı evleri, düzgün sokakları ile daha ilk bakışta çevredeki Kürt köylerinden ayrılıyordu.

Palu Ovasında bu türden bir büyük köy daha vardı. O dönemde, bir yandan Kürtleri Batı’ya sürüp, Türk nüfus içinde dağıtıp eritmek planlanmışken, bir yandan da başka yerlerden gelen Türk göçmenleri Kürdistan’da bu türden verimli topraklara yerleştirmek, böylece bölge nüfusunu yavaş yavaş Türkleştirmek de düşünülmüştü. Tüm bunlar asimilasyon politikalarının birer parçasıydı.

Sonradan Kürtler buraya da yerleştiler, Kovancılar giderek büyüdü ve zamanla önce bucak merkezi oldu, şimdi ise ilçe olmuş... Belli ki Palu’nun ve Karakoçan’ın birkısım köyleri de Kovancılar’a bağlanmış.

Bu yöre geçtiğimiz günlerde deprem geçirdi ve bir süre Türk medyasının gündemini oluşturdu. Deprem merkezi, eskiden Karakoçan’a bağlı olan büyücek Kürt köylerinden Oxçiyan idi. (Buranın adını da modaya uygun olarak “Okçular” diye değiştirmişler). Oxçiyan’da ve çevre köylerde kerpiç evler yıkıldı, 50 dolayında insanımız hayatını yitirdi, bir bölümü yaralandı. Bu yöre Tunceli-Elazığ sınırında olduğu için Peri Irmağı’nın öbür yakasında, Tunceli-Mazgirt köylerinde, bu arada benim kendi köyüm olan Dırban’da da deprem güçlü biçimde hissedilmiş.

Yakınlarını kaybeden insanlarımıza başsağlığı diliyorum.

6 şiddetindeki bu depremin ardından medyada birçok köşe yazarı haklı olarak depremin yol açtığı ağır hasar ve insan kayıpları nedeniyle sistemi eleştirdiler. Kerpiçten evler bu yörede ve ülkenin pek çok yerinde, yüzyıllar öncesinden kalma bir yapı biçimi. Orta ve bazen hafif şiddette bir depremde bile yerle bir oluyor, büyük can kaybına ve hasara yol açıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda, Muradiye, Lice, Pülümür ve Bingöl depremlerinde de öyle olmuş, çok daha büyük kayıplar verilmişti. Oysa bundan çok daha şiddetli depremler bile, sağlıklı bir konut politikası izleyen, bir başka deyişle depreme dayanıklı konutlar yapan ülkelerde, örneğin Japonya’da, Amerika’da herhangi bir yıkıma ve ölüme yol açmıyor.

Ama bu ülkede böyle şeyler, vatandaşların ne tür konutlarda oturduğu, depremlerin yol açtığı yıkım ve aldığı canlar, ülkeyi yönetenlerin umurunda değil. Cumhuriyet dönemi de halkın kaderini değiştirmedi. Oysa bu ülkede askeri harcamalara ve silahlara giden paranın onda biri konut alanına aktarılsa bu sorun pekâlâ çözülürdü. Silaha giden paranın belki beşte biriyle bu ülkede iş ve aş sorunu çözülürdü. Ülkenin iç ve dış barışa ihtiyacı bu vesileyle bir kez daha gözler önünde. Ne var ki kimse bunu tartışmıyor. İnsanlarımız hâlâ “Bu devlet neden komşularıyla barış içinde bir arada yaşamayı seçmiyor, hatta neden kendi yurttaşlarına hak ve özgürlük tanımayıp sürekli kendi halkıyla savaşıyor?” diye sormuyorlar.

Onlar bu soruları düşünüp sormadığı için de durum değişmiyor. Ülkenin kaynakları yapım işinde, insanların mutluluğu için değil, silaha ve savaşa, bizzat köy ve kasabalarımızı, ormanlarımızı yakıp yıkmaya, insanlarımızı öldürmeye, bize hayatı cehennem etmeye harcanıyor.

Bu gidişle depremler de yıkmaya ve can almaya daha çok devam edecek...

Lazaref de göç etti...

Prof. Şekroyê Xıdo ve Hasretyan’ın ardından Rus asıllı Kürdolog Lazaref de, geçtiğimiz 7 Mart günü, Moskova’da, 80 yaşında  hayata veda etti. Üçü de Moskova’daki Doğu Bilimleri Enstitüsü’nde Kürt tarihi uzmanlarıydı. Prof. Lazaref de, Ermeni asıllı Kürdolog Hasretyan gibi, Kürt tarihiyle ilgili değerli araştırmalar yaptı ve söz konusu Enstitü’de pek çok Kürt öğrencinin eğitimine katkıda bulundu. Hazırladığı eserlerden bazıları Roja Nu Yayınları arasında basıldı.

1985 yılında Sovyetler Birliği’ne yaptığım gezide Moskova Doğu Bilimleri Enstitüsü’nü de ziyaret etmiş, Hasretyan ve Lazaref’le tanışmıştım. Orada hem Enstitü’nün Kürt dili ve tarihi alanındaki çalışmaları, hem de  Batı Avrupa’daki çalışmalar konusunda sohbet etmiştik.

Kürtler, dil ve tarihlerine hizmet eden öteki dostlar gibi Lazaref’i de unutmayacak ve saygıyla anacaklar.

Dema Nû’nun 10 yılı...

Yarı yarıya Kürtçe ve Türkçe çıkan Dema Nû gazetesi 10 yıl önce Mart ayında İstanbul’da yayın hayatına başladı ve bugüne kadar düzenli olarak, kapanmadan ve ara vermeden çıktı. Önce 15 günlüktü, sonra haftalığa döndü. Son yıllarda merkezini Diyarbakır’a taşıdı.

Böylece Dema Nû 10 yılını tamamladı, 11. yıla girdi. Kürt basınının geçmişte ne güçlüklerle çıktığı, ne engellerle karşılaştığı düşünülürse bu uzun bir ömürdür ve bir rekordur. 1960’lı yıllarda yayımlanan Kürt periyodikleri, Kürtçe olarak her sayıda bir-iki şiir ya da türkünün, fıkranın ötesinde Kürtçeye yer veremedikleri ve Kürt sorununda son derece ılımlı bir dil kullandıkları halde, ömürleri 3-5 sayıyı geçmezdi. 1970’li yıllarda da durum fazla değişmedi. Bu dönemde en uzun ömürlü Özgürlük Yolu idi, o da ancak 44 sayı çıkabildi. 12 Eylül bu dönemin basınını da tümden susturdu, ülkenin üstünden bir merdane gibi geçti ve yeni periyodik yayınlar ancak 1980’li yılların sonlarına doğru sahneye çıktılar.

1989 yılında yayın hayatına başlayan ve çok ağır baskılar ve engellerle yayınını sürdüren aylık Deng dergisi, son yıllarda iki-üç aylık bir inceleme dergisine dönüşse de, yirmi yılı aşkın süredir hâlâ çıkmakta. Bu da Kürt dergiciliği bakımından bir rekor. Gazetelere gelince, 1990’lı yılların başında şansını deneyen haftalık Azadi, engel ve baskılar karşısında ancak iki yıl dayanabildi. Bunu Dengê Azadi, Ronahi, Roja Teze gibi başka haftalık gazeteler izledi. Kovuşturma ve cezalar nedeniyle sık sık sahip ve sorumlu müdür değiştirdiler ve biri kapanınca öteki devreye girdi. Son olarak ise Dema Nû...

Tüm bu nedenlerle Dema Nû’nun bugün de yayın hayatında olması, on yıldır düzenli biçimde çıkması önemlidir. Günümüzde internet gazeteciliği, okura taze haber ve yorum sağlayıp bu türden haftalık, 15 günlük gazetelere ilgiyi azaltmış olsa da onların farklı bir rolleri, ayrıca arşivlenme ve yarına kalma özellikleri var.

Bu başarısı nedeniyle Dema Nû’yu ve ona emeği geçen herkesi kutlarım, ona daha uzun bir ömür dilerim.

                      *   *   *

Sevgili okurlar, görüldüğü gibi hem üzücü hem sevindirici olayları bir arada yaşıyoruz. Kovancılar depremi, Lazaref’in ölümü, 16 Mart Halepçe katliamının yıldönümü söz konusu üzücü olaylardan. Dema Nû’nun 10. yılını tamamlaması ve şu günlerde kutladığımız Newroz ise sevindirici, kıvanç verici türden.

Geçen yıl Newroz’a değindiğim yazıda, onun gitgide uluslararası bir güne dönüştüğünü yazmış, İsveç Başbakanı ile ABD Başkanı Obama’nın da Newroz nedeniyle kutlama mesajları yayımladıklarını söylemiştim. Bu yıl daha da sevindirici bir gelişme oldu, Birleşmiş Milletler Örgütü Newroz’u uluslararası bayramlardan biri olarak ilan etti. Bunda Newroz’u yıllardır dünyanın dörtbir yanında kutlayıp tanıtan, ona ilgi uyandıran Kürt halkının büyük payı var ve bu nedenle kıvanç duyabiliriz.

Son olarak tüm okurlarımın Newroz bayramını kutlarım.

20 Mart 2010

 Yazarın önceki yazılarından:

Geçmişten bir sayfa...
Çok laf değil, somut adımlar...
KÜRT SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar – Şiir
Ali Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki ihtimal
Ergenekon eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri uyanık olmalı
TBMM’de Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey, Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık insana özgüdür
Alevi sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik Fırat’ın ardından
Aldatanlar ve aldananlar...
Sisteme kurban edilenler...
Ayıp diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu bölme, bölünme hikâyesi...
Dema Nu ile söyleşi
Ne yazmalı?
Bu nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko ile değişim arasında
Ahmet Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış ve çözüm ortamı var mı?
Mardin olayı üzerine
Nesimi, Mahzuni, İhsani…
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
PSK Bulten © 2010