Kimlik sorunu- 3
Kadın sorunu ve sosyalizm
Kemal Burkay
Önceki iki yazımda “Ben neyim? Biz neyiz?” sorularını
sormuş ve bunun karşılığı birey
ve grup olarak bir dizi kimliğimizi sıralamış,
alt kimlik-üst kimlik kavramları ve Zazaca ile ilgili
bazı spekülasyonlar üzerinde durmuştum.
Kimliklerimizin önemi, ya da önem sırası bir yönüyle
bizim bakış açımıza bağlıdır.
Kişi ya da grup olarak bazı kimliklerimizi öne çıkarabiliriz
veya onları daha çok önemseyebiliriz. Öte yandan bu önem,
aynı zamanda onların işlevine, hayatımızda
oynadığı role bağlıdır.
Örneğin klan ya da aşiret geçmişte, özellikle
de henüz bugünkü modern, küçük, çekirdek ailenin, sınıfların
ve devletin olmadığı komünal dönemde grupsal
kimlik olarak insan yaşamında çok büyük bir etkiye
sahipti. İnsan ancak klan içinde var olabilir, yaşamını
sürdürebilirdi. Klan olarak avlanılır, barınma
ve avlanma yerleri öteki klan ve aşiretlere karşı
savunulurdu. Bu nedenledir ki hem uzak geçmişte, hem
de büyük kentlerin, çağdaş sınıfların
oluşmadığı, kırsal yaşamın
ve geleneksel üretim biçimlerinin ağır bastığı
dönemlerde aşiret, işlevi olan bir toplumsal organizasyon
olarak önemini korumuştur. Ama günümüzde o eski işlevi
yoktur ve o denli güçlü aşiret dayanışmasına
gerek kalmamıştır. Modern toplum aşireti
çözüp dağıtıyor.
Herhangi bir kimliğimizin yok sayılması, red
edilmesi ya da yasaklanması özgürlüğümüze bir müdahaledir.
Örneğin bir yazarın özgürce yazamaması, bir
düşünce adamının görüşlerinin yasaklanması,
bir sanat adamının sanatını serbestçe
yapmasının engellenmesi kimliğe ağır
bir saldırıdır. Bunun gibi bir inanç grubunun
inaçlarının gereğini serbestçe yapmaktan alıkonulması,
dilin ve kültürün yasaklanması kimliğe ağır
saldırıdır ve bunlar ciddi toplumsal çatışmalara
yol açar.
Demokratik toplumlar söz konusu farklı kimliklere bir
hayat alanı tanıyarak, kişilerin ve farklı
kimliklerden grupların bir arada özgürce barış
içinde yaşamasını sağlarlar. Böyle bir
ortamda farklı kimlikler bir soruna dönüşmez. Nerede
gereksiz yasaklar, baskı ve engeller varsa, nerede özgürlük
yoksa orada sorunlar yaşanır.
Cinsel kimlik ve kadın sorunu
Günümüzde kadın sorunu da, kadınlara yönelik baskı
ve eşitsizliğin ürünüdür. Kadına yönelik söz
konusu baskı ve eşitsizlik yüzyıllar içinde
ortaya çıktı ve modern zamanlarda değişen
koşullar ve gelişen kadın mücadelesi sonucu
onlara tanınan pek çok hakka rağmen tümden ortadan
kalkmış değil.
Aslında kadın ve erkek kimliği doğanın
yarattığı bir durumdur ve doğaldır.
Diğer canlılarda olduğu gibi, insanların
nesillerini sürdürebilmesi için gereklidir bu. Ayrıca
bu iki cins arasındaki ilişki, sevgi ve arkadaşlığın
en önemli kaynağıdır. Ne var ki insanlar, başka
konularda olduğu gibi bunda da zamanla, sosyal hayatta
geliştirdikleri garip ilişkilerle, kadın-erkek
arasındaki dengeyi kadının aleyhine bozdular.
Kadın toplumsal yaşamda baskı ve sömürünün
türlü biçimleriyle yüz yüze kaldı. Bu bozulma erkeklerin
yararına görünse de gerçekte insan soyunu önemli bir
çelişki ve çatışma ile, önemli bir sorunla
yüz yüze bıraktı ve onlara bir bütün olarak mutsuzluk
getirdi. Çözümü ise bellidir: Kadınlara karşı
her türlü eşitsizliğe son vermek. Bu, gerekli yasal
değişikliklerin yanı sıra, insanların
anlayış ve ilişkilerinde köklü bir değişikliği
gerektiriyor ve bu değişim toplumun gelişmesine,
modernleşmesine ve demokratikleşmesine paralel olarak
gerçekleşiyor.
Toplumsal sınıflar ve sosyalist kimlik
Sınıfsal kimliğimiz de sözü edilmesi gereken
en önemli kimliklerimizden biri. Açık ki böyle bir kimlik
ancak sınıflı bir toplumda var olabilir. Uzak
geçmişimizde, klan hayatı yaşadığımız
komünal dönemde sınıflar yoktu. Klan olarak topluca
barınır, topluca avlanır ve kardeşçe bölüşürdük.
Ne var ki üretim araçları, teknik ve bilgi geliştikçe
biz de değiştik; özel mülk ortaya çıktı;
mülk sahipleri ve mülksüzler, zengin ve yoksul halinde ayrıştık.
Önce köleci düzen oluştu; güçlüler üretim araçlarına,
topraklara ve sürülere el koydular, ötekileri köle haline
getirdiler. Bunu feodal dönem (feodal toprak beyleri ve toprağa
bağımlı köylüler-serfler), onu kapitalizm (patron-işçi
düzeni) izledi.
Diğer bir deyişle bilgi ve teknik gelişti,
insanlık sözde uygarlık yolunda çok “ilerledi”;
ama insanlar arasındaki ilişkiler çok bozuldu,
baskı ve haksızlık, eşitsizlik de o oranda
arttı...
Zenginler, mülk sahibi sınıflar, bu haksız
düzeni sürdürmek için hem bu düzenin doğal olduğuna
dair kafamıza nice masallar okudular, hem de bizi susta
durdurmak için polis örgütleri, ordular, mahkemeler kurdular,
darağaçları, giyotinler ve zindanlar yaptılar...
Bunu nasıl gidereceğiz? Açık ki yine tam bir
eşitlikle. Bugün insanlık olarak elimizde var olan,
komünal dönemin mızrağı, feodal dönemin sabanı
ile kıyas bile kabul etmez dev üretim araçlarıyla
herkese yeter barınak, giyim ve beslenme aracını
üretebilir ve modern dönemin öteki ihtiyaçlarını
karşılayabiliriz. Yoksulluğa tümden son verebiliriz.
Gerçekten özgür ve barışçı bir dünya yaratabiliriz.
Bunun yolu ise sömürüye dayanan ve baskıyla korunan
bu sisteme son vermek, sınıfsız, sömürüsüz
bir sistem kurmaktır. Bu sosyalizmdir.
Böyle bir devrimi başarmak için 19. Yüzyıldan,
1871 Paris Komünü’nden beri mücadele edip duruyoruz. 1917
Ekiminde büyük bir devrim de başardık, Sovyetler
Birliği’nde sosyalizmi inşa etmeye çalıştık.
Bunu Çin devrimi ve başkaları izledi. İnsanlığın
yoksul ve ezilen kesimi olarak büyük umutlara kapıldık.
Ne yazık ki bu büyük dalgayı sürdürmeyi başaramadık,
ağzımıza gözümüze bulaştırdık.
Ne yazık ki insanlık bu adil ve güzel sistemi kurabilecek
kadar olgunlaşmamıştı ve geriye döndük...
Sosyalizmin yaşadığı son büyük bunalımdan
sonra kapitalistler bayram ediyorlar. Sosyalist uygulamanın
kimi yanlışlarını, başarısızlıklarını
gerekçe gösterip onu faşizmle bir tutuyorlar. Kendi sistemlerini
rakipsiz, zafer kazanmış gibi gösteriyorlar. Bazı
liberal aydınlara göre kapitalist toplum insanlara zenginlik
getirerek tüm sorunları çözecektir. Bunlar, bilimsel
ve teknik devrimdeki kimi değişikliklere bakarak
işçi sınıfını bile yok saymaya kadar
varıyorlar.
Kapitalistlerin ve onların sözcülerinin bu sevincini
ve yaygarasını anlamak zor değil. Onların
propaganda mekanizması ise oldukça güçlü. Sosyalist kesimde
ise bir yandan yenilginin, bir yandan söz konusu propaganda
çarkının etkisiyle moral düşüklüğü gösteren,
havlu atan, saf değiştirenler birhayli. Bunun etkileri
bizim ülkemizde de görülüyor. Geçmişte sosyalist dalganın
kabarmasıyla sosyalist saflara akın edenlerin pek
çoğu hızla uzaklaştı.
Kürt toplumunda da başlarda Kürt milliyetçiliği
adına sosyalizme karşı gösterilen tepkiler
yeniden canlandı. Bu anlayışa göre Kürtler
ulusal hakları için çalışmalı, ama sosyalizmin
Kürt hareketine bir yararı yok, sosyalizm için harcanan
enerji boşuna...
Bunu söyleyenler, Kürtlerin bir kimliğini, ulusal kimliğini
öne çıkarmakla kalmıyor, öteki kimlikleri yok ya
da önemsiz sayıyorlar.
Ulusal baskı altındaki Kürt halkı için ulusal
kimliğin önemini ve bu anlamda özgürlük mücadelesinin
önceliğini elbette tartışmıyoruz. Ancak
bu kimliğin ve bu mücadelenin önemi, diğer kimlikleri
görmezden gelmeyi veya önemsiz saymayı gerektirmiyor.
Nasıl ki sınıf sorununu ve sınıf
mücadelesini önemsemek, ulusal kimlik sorununu, inanç özgürlüğünü,
kadın sorununu ve benzer farklı kimliklerden kaynaklanan
hak ve özgürlük taleplerini küçümsemeyi gerektirmiyorsa.
Kürtler de sınıflardan oluşan bir toplumdur,
yoksulu zengini, işçisi patronu, toprak ağası
topraksızı vardır. Alevi, Yezidi gibi inançları
baskı altında olanları vardır. Hâlâ canlı
olan feodal ilişkilerin daha da büyüttüğü bir kadın
sorunu vardır. Kürt devrimci ve demokratları tüm
bu farklı kimliklerin sorunlarına, taleplerine ilgisiz
kalamazlar.
Sosyalizm emekçilerin çıkarını savunan dünya
görüşü olarak Kürt emekçilerini de ilgilendirir. Bu nedenle
bir bölümümüz bilinçli işçi, emekçi, ya da onların
dostu aydınlar olarak aynı zamanda sosyalist bir
kimlik taşırız. Bu kimliğimiz ulusal kimliğimizle
çatışmaz. Kürt ulusunun özgürlüğü için mücadele
ederiz, sosyalizm için de.
Sosyalizm, gibi onun uluslararası ilişkilere bakışının
bir yanı olan enternasyonalizm de bağımlı
ulusların özgürlük mücadelesi ile çelişmez, tam
tersine bu mücadeleye uluslararası destek sağlar.
İşçilerin, emekçilerin enternasyonalist olmasından
değil, olmamasından korkmalı. Şovenizm
ulusal düşmanlığı körükler ve halkların
özgürlük mücadelesine karşı çıkarken, enternasyonalist
işçi hareketi başka ulusların özgürlük mücadelesini
destekler. Keşke Türkiye işçi sınıfı
yeterince enternasyonalist olabilseydi!
Sosyalizmi bir yana bırakın diyenler ise bilerek
ya da bilmeyerek, emek ve sosyalizm karşıtı
bir siyaseti izleyenlerdir. Kürt kapitalistlerinin, ağalarının
ve onların sofrasından beslenenlerin böyle düşünmesi
doğal; ama bu konuda bize akıl vermeye kalkmasınlar.
Biz Kürt sosyalistleri her türlü zulme, sömürüye, ayrıma
karşıyız. Tüm kimliklerin özgürlüğünü
savunuruz. Bu nedenle biz Kürt toplumundaki gerçek özgürlükçüleriz.
Ulusal mücadelede de, kesemizi düşünmeden, en başta
fedakârca mücadele etmemizin nedeni budur ve pratigimiz bunu
kanıtlıyor.
Yazarın önceki yazılarından:
Kimlik sorunu -2
Kimlik
sorunu -1
27
Mayıs “Devrimi”
Viyana-İzlanda,
Dil ve Şiir
Bir
Dünyalıyım
Kovancılar
Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten
bir sayfa...
Çok
laf değil, somut adımlar...
KÜRT
SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın
bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar
– Şiir
Ali
Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki
ihtimal
Ergenekon
eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri
uyanık olmalı
TBMM’de
Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu
güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey,
Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık
insana özgüdür
Alevi
sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik
Fırat’ın ardından
Aldatanlar
ve aldananlar...
Sisteme
kurban edilenler...
Ayıp
diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu
bölme, bölünme hikâyesi...
Dema
Nu ile söyleşi
Ne
yazmalı?
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|