Kılıçdaroğlu ve yanlış
tarafta duranlar…
Kemal Burkay
Star Gazetesi, “Açık Görüş” için kaleme alınan
bu yazı, 8 Eylül tarihinde “Evet demek için çok neden
var” başlığı altında yayımlandı.
Onu okurlarımıza sunuyoruz. (Dengê Kurdistan)
Hemşerim Kılıçdaroğlu’yla ilgili olarak
önyargılı değilim. Hatta, bir Alevi Kürt olarak
ülkenin gerçeklerini anlaması daha kolay diye düşündüğüm
de oldu. Aleviler geçmişte, baskı gören, ayrıma
uğrayan bir kitle olarak genellikle değişimden,
ilerici değişikliklerden yana tavır almışlardı.
Kürtler de öyle. Yüz yüze kaldıkları ağır
baskı ve zulüm nedeniyle, genel olarak muhalif ve değişim
yanlısı idiler, hak ve özgürlük isteyenlerin tarafında
idiler.
Ne var ki salt Alevi ve Kürt olmak, hatta salt emekçi olmak
her zaman değişimin, ilerinin yanında olmak
anlamına gelmiyor. Alevilerde ve Kürtlerde geçmişten
bu yana, kendilerine yönelik tüm baskıya, ayrımcılığa
rağmen, belli zümrelerin çeşitli nedenlerle, kendilerini
ezen sistemle birlikte hareket ettiklerini biliyoruz. Kendi
siyasal hayatımda buna çokça tanık oldum. Bunlar
içinde bürokraside ikbal arayanlar da var. Ben, öğrencilik
döneminde hızlı solcu, devrimci, Kürt yurtseveri
görünüp, paraya pula, iyi bir makama kavuşunca hızla
saf değiştiren çoklarını gördüm.
Ama Kılıçdaroğlu konusunda iki nedenle iyimser
değildim. Birincisi Kürtler ve Aleviler için Türk devletinin
bürokratik çarkında tepelere tırmanmak kolay değildir.
Sistem daha baştan Kürt ve Alevi kökenlileri kuşkuyla
karşılar, denetler. Yurtsever ve solcu olanları,
sisteme karşı eleştirici olanları ayıklar.
Ancak sistemle barışık olanların orada
kalma ve yükselme şansları vardır. Kılıçdaroğlu
da belli ki bunlardan biriydi.
İkincisi de CHP gibi mevcut sistemin kurucusu bir partide
siyasete atılan Kılıçdaroğlu’nun ülkenin
sorunları ile ilgili olarak belli, özgül hiçbir projesi
görülmedi, parti içinde değişimin sözcüsü olarak
ortaya çıkmadı. Zirveye tırmanması CHP
içindeki ve dışındaki toplum mühendislerinin
itmesiyle oldu. Yine de onunla ile ilgili olarak kesin bir
kanıya varmadan önce bir süre beklemenin yararlı
olacağını düşündüm. Belki Baykal döneminden
dersler almıştır, Alevilerin ve Kürtlerin yaşadıklarına
onlardan biri olarak tanıktır, 68 kuşağından
geliyor, filan…Diğer yandan, bazen değişimin
hızı, yoğunluğu kişileri aşar,
onları da içine alıp sürükler. Hiç beklenmeyen kişiler
önemli değişikliklerin altına imza atabilirler.
Eğer süreç olgunlaşmaya, ürün vermeye yüz tutmuşsa.
Ne yazık ki Kılıçdaroğlu, böylesi umutlanmaların
boş olduğunu pek çabuk gösterdi. Örneğin Kürt
sorununu, bir dönem Ecevit’in de savunduğu biçimde salt
bir geri kalmışlık sorunu gibi gösterdi. Tüm
olup bitenlerden sonra, böyle bir niteleme gülünçtü. Dersim’in
Zaza-Kürt Kureyşan aşiretinin bir mensubu iken,
kökenini Türkmenlere götürmeye kalkıştı. Ülkenin
başbakanı bile artık Dersim katliamını
ve sorumlularını adıyla açık açık
verirken, Kılıçdaroğlu ”Ben o zaman daha doğmamıştım!”
diyerek topu taca attı. Ardından da ”Devrim dönemlerinde
bu tür şeyler olur!” diyerek, kendi halkına, hatta
yakınlarına karşı işlenen bu katliamı,
devrimcilik kılıfı altında savunmaya kalktı.
Aynen, bu kıyımlardan sorumlu olan 1930’ların
Kemalistleri gibi…
Gelelim referandum olayına… Bu anayasa değişikliğinin
tüm dertlere derman olmadığını elbet tekrara
gerek yok. Biz başından beri, Kürt halkının
temel haklarını da tanıyan, en azından
buna açık olan sivil, demokratik bir anayasayı savunuyoruz
ve ülkenin bir an önce cuntanın halka giydirdiği
bu deli gömleğinden kurtulmasını istiyoruz.
Şimdiye kadar onda yapılan bölük pörçük değişiklikler
sorunu çözmedi. 26 maddeyi kapsayan son değişiklik
de yetmez. Ancak böyle olması son değişikliğin
önemini azaltmıyor.
Bu değişikliğe karşı çıkanların
başlıca iki argümanı var. CHP ve onun gibi
düşünenler, bununla AK Parti yargıyı denetimi
altına alacak, sivil diktatörlük kuracak, diyorlar. Diğer
kesim ise (daha çok BDP ve kimi sol çevreler) yukardaki görüşü
paylaşmakla birlikte, böylesi kısmi bir değişiklikle
12 Eylül Anayasası’nın meşrulaştırıldığını
ileri sürüyorlar… BDP’liler ayrıca, bu değişiklikte
Kürtler için bir şey yok, diyorlar… Bu tezlerin gerçekle
bir ilgisi yok.
Elbet, AK Parti bürokrasinin vesayetinden kurtulmak istiyor.
Her sivil hükümetin, her parlamentonun bunu istemesi doğaldır.
Söz konusu Anayasa değişikliğinde askerin ve
yüksek yargının vesayetini sınırlamaya
yönelik önemli maddeler var. AYM ve HSYK üyelerini belirleyen
taban genişliyor, yüksek yargının seçimi, Avrupa
standartlarına uygun olarak demokratikleşiyor.
Bu değişiklikle sivillerin askeri mahkemelerde
yargılanması önleniyor. Asker kişilerin, askeri
görevle ilgisi olmayan suçlarıyla ilgili davalar sivil
mahkemelere aktarılıyor. Bu önemli bir değişim.
Bugüne kadar askeri mahkemelerde, görüş ve düşünceleri
nedeniyle an ağır cezaları alan solcuların,
Kürtlerin bu değişikliği gönülden desteklemeleri
gerekmiyor mu?
Bu değişiklikle 12 Eylül darbecilerinden ve o dönemde
cürüm işleyen sorumlulardan hesap sormanın yolu
açılıyor. Buna karşı çıkmak nasıl
bir mantık?..
Bu değişiklikle emekçiler, çocuklar, kadınlar,
özürlüler için AB standartlarına uygun olumlu yeni haklar
benimseniyor. Bunlar önemsiz mi?
Bu ve benzer değişikliklerin salt AK parti için
olduğu nasıl ileri sürülebilir?
Bu anayasa değişikliğine evet demenin 12 Eylül
Anayasası’nı onaylamak anlamına geldiğini
ileri sürmek ise tümüyle saçma. Tersine, bu değişiklikle
onda büyük gedikler açılıyor.
CHP’nin ve MHP’nin bu değişikliğe karşı
yürüttüğü hayır kampanyası daha baştan
çığırından çıkarak basit, düzeysiz
bir polemikçiliğe, suçlamaya dönüştü. Başbakan
Erdoğan da onlara cevap yetiştireyim diye bu atışmaya,
polemikçiliğe ayak uydurunca tartışmanın
düzeyi çok düştü. Böylece muhalefetin tuzağına
düşen Erdoğan da bir kez daha kendi ayağına
ateş ediyor, Kılıçdaroğlu’nun genel affa
ilişkin sözlerine karşı çıkarken yaptığı
gibi, öyle kırmızı çizgiler çekiyor ki Genelkurmay’ın
ve yargı oligarşisinin çizgilerine artık ihtiyaç
kalmıyor.
Söz buraya gelmişken bir konuya bir kez daha değinmeden
geçmeyeyim. Elbet biz, umutlarımızı ”devlet”e,
bağlamadığımız gibi AK Parti’ye de
bağlamış değiliz. Bizim Kürt sorununun
çözümü konusunda görüşlerimiz bellidir. Militarist ve
Kemalist kesimin bu konuda ne denli statükocu, inkarcı,
çözüm karşıtı olduğunu biliriz. Öte yandan
”Açılım” sürecini başlatan AK Parti ile ilgili
olarak da hayalci değiliz, onun da çözüm konusunda bizimle
bire bir aynı şeyleri düşünmediğini, örneğin
eşitlik temelinde federal bir çözüme istekli veya hazır
olmadığını da biliriz. Ama buna bakarak
AK Parti ile militarist ve statükocu kesimi aynı kefeye
koymak, böylesi bir toptancılık, olan biteni anlamamak
demektir.
Sezar’ın hakkı Sezar’a. Bu ülkede, Özal’ın
1993’teki çözüme yönelik olumlu girişiminin ardından,
ilk kez Erdoğan Hükümeti Kürt sorununu adıyla dile
getirdi, şiddet politikasıyla bu sorunun çözülemeyeceğini,
yeni bir yaklaşımın gerekli olduğunu söyledi
ve el yordamıyla da olsa barışçı bir çözüm
arayışına girdi. İlk kez bu dönemde Kürt
sorunu bu denli yaygın ve özgürce tartışılmaya
başladı. İlk kez bu hükümet Ergenekon yapılanmasının,
darbe girişimlerinin üzerine gitti, davalar açıldı
ve anlı şanlı generaller mahkemelerde hesap
vermeye başladılar. Bu hükümetin girişimiyle
TRT’nin bir kanalı tümüyle Kürtçe yayına başladı.
Bunun yanı sıra AK Parti hükümeti, bugüne kadar
Türk tarafınca düşman muamelesi edilen, aşağılanan
Güney Kürdistan’daki Bölgesel Kürt Yönetimini resmen tanıdı
ve kendisiyle diplomatik ilişkiler kurdu. Son Anayasa
değişikliği de bu olumlu adımlardan biridir.
AK Parti başka hiçbir şey yapmasa bile, bu yaptıkları
onun ötekilerden farklı olduğunu gösteriyor. Bu
durumda ilerici ve değişimden yana kesimler için
en yapıcı politika AK Parti hükümetine tüm bu olumlu
adımlarda destek vermek ve onu daha ileri adımlar
için de cesaretlendirmektir. Ama ne ilginçtir ki, bugüne kadar
sistemin en ağır baskılarına uğramış
bazı kesim ve çevreler anlaşılması zor
bir tutum içindeler. Örneğin Kürtler arasında en
örgütlü ve geniş kitle desteğine sahip BDP kesimi
bu desteği hükümetten esirgedi. İleriye ve değişime
açık ve destek olması gereken Alevi örgütlerinin
küçümsenmeyecek bir bölümü de aynı tavrı takındı.
Bazı sol örgütler ve DİSK de… Bu kesimler, bu tutumlarıyla
ne yazık ki statükoya hizmet ediyor. Militarist kesim,
asker-sivil oligarşi, onların bu tutumundan memnun;
aynı cephedeler!
Bu tutum Kürt hareketi için de, Aleviler ve sol için de büyük
talihsizliktir. Söz konusu kesimler, değişim ve
statüko güçlerinin şu dönemdeki diziliminde, ne yazık
ki yanlış tarafta duruyorlar. Bu da yaşadığımız
dönemin ilginç bir ironisi…
Yazarın önceki yazılarından:
Kim kime karşı, kim kime rakip?
3. bölüm
Niçin PKK ve Öcalan üstüne yazıyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
2.
Bölüm
Siyasetten
ne bekliyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
”Demokratik
Özerklik” üzerine
Siyam
İkizleri: Derin Devlet ve PKK
Militarist-faşist
güçlerin son çırpınışları
Biz
hiç susmadık;Ama bizi görüp duymadınız…
Kimlik
sorunu- 3
Kadın
sorunu ve sosyalizm
Kimlik sorunu -2
Kimlik
sorunu -1
27
Mayıs “Devrimi”
Viyana-İzlanda,
Dil ve Şiir
Bir
Dünyalıyım
Kovancılar
Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten
bir sayfa...
Çok
laf değil, somut adımlar...
KÜRT
SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın
bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar
– Şiir
Ali
Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki
ihtimal
Ergenekon
eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri
uyanık olmalı
TBMM’de
Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu
güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey,
Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık
insana özgüdür
Alevi
sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik
Fırat’ın ardından
Aldatanlar
ve aldananlar...
Sisteme
kurban edilenler...
Ayıp
diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu
bölme, bölünme hikâyesi...
Dema
Nu ile söyleşi
Ne
yazmalı?
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|