PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Anadilde eğitime bile karşı çıkanlar
Kürt sorununu nasıl çözecek?

Kemal Burkay

Star Gazetesi için yazılan 29 Eylül tarihli bu makale, 4 Ekim tarihli Star-Açık Görüş’te yayınlandı. Ara başlıklar Star’a aittir.

Bize anadilde eğitimi bile hak olarak tanımayan, üstelik bizi “mutlu, eşit vatandaş” olarak niteleyen sözleri, Başbakan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı Gül’ün ve yeni anayasayı hazırlayacak olan koca profesörlerin ağzından duymak umut kırıcı. Onlar bu tutumla Kürt sorununu nasıl çözecekler?

KEMAL BURKAY
Yazar

Türkiye’de demokrasi yürüyüşünün bazen mehter takımı yürüyüşünü andırdığını düşünürüm, iki ileri, bir geri... Bazen bir kaplumbağa yürüyüşü... Elbet bu ikisi, çok ağır ve duraksamalı da olsa, yine de bir ileri yürüyüştür. Sabırla yürüyüp kendini beğenen tavşana karşı yarışı kazanan kaplumbağanın öyküsü ünlüdür. Bazen ise bu kadar bile iyimser olamıyorum; bu toplum hep yerinde sayıyor izlenimi veriyor.

AK Parti’nin yürüyüşü hangi türdendir? İki ileri bir geri mi, yoksa yerinde sayma mı? Erdoğan hükümeti Türkiye’de demokrasinin gelişmesine katkıda mı bulunuyor, yoksa demokrasi alanını salt kendi partisinin ve temsil ettiği çevrenin işine yaradığı kadarıyla mı açmaya çalışıyor? AK Parti konusunda önyargılı olmamama rağmen bu soru zaman zaman beni de düşündürüyor.

Elbet demokrasinin sınırlarının bir ölçüde genişlemesi AK Parti’nin ve onun tabanı dediğimiz kesimin işine yarıyorsa, bizim de işimize yarar, değişimden zarar görecek olan statükocu çevrelerin dışındaki halk kesimlerinin de. Bu nedenle örneğin, AB ile bütünleşme yönündeki reformaları destekledik. TRT-Şeş açıldığı zaman, Kürt diline ve kültürüne hizmet eden bir adım olarak olumlu bulduk. “Kürt açılımı” konusunda da atacakları her olumlu adımda yanlarında olacağımızı söyledik. Ergenekon’un, darbecilerin üzerine gittikleri zaman destek verdik. Son Anayasa değişikliğini demokrasinin sınırlarını genişletici bulduğumuz için de destek verdik.

Ama bu kadarı bu ülkenin, yüz yüze olduğu büyük sorunları, özellikle de devasa Kürt sorununu çözmesine, demokratikleşip ileri gitmesine yeter mi?

12 Eylül referandumundan sonra, referanduma destek vermiş kesimlerde oldukça yaygın bir iyimserlik havası var. Ben ne yazık ki bu denli iyimser olamıyorum. Açılım sürecinin başında da, bazı çevreler gibi pek iyimser olamamıştım. Cumhurbaşkanı Gül, “Kürt sorunu bizim en büyük sorunumuz, onu çözmek zorundayız ve çözüm için şiddetin dışında yöntemler lazım” dediği zaman bu açıklamasını olumlu ve önemli buldum.

Kaygılı iyimserlik

Ama, “çözüm için iç ve dış koşullar uygun, devlet kurumları ilk kez bu konuda ortak görüşteler,” dediği zaman buna pek katılmadım. O zaman yazdığım “Barışçı Bir Çözüm Ortamı Var mı?” ve “Kelepir Fiyatına Çözüm” başlıklı iki yazıda, Gül’ün ve Erdoğan’ın “açılım” konusundaki açıklamalarını olumlu ve önemli bulmakla birlikte bu konuda pek de iyimser olmadığımı belirtmiştim. Kanımca hükümet, sorunun boyutlarına uygun gerçek anlamda bir çözüm için hazırlıklı ve kararlı değildi, söylenenin aksine kurumlar arasında bu konuda bir uyum yoktu ve ülkede Kürt sorununun çözümüne karşı olan statükocu güçler hâlâ oldukça etkinlerdi.

Bu konuda ne yazık ki yanılmadım. Daha PKK’nın silahsızlandırılmasına yönelik sürecin başında, bir grubun Habur’dan girişi sırasında kopan şoven tepkiler üzerine hükümet geri çekildi ve açılım giderek tıkandı, umutlar sönmeye yüz tuttu.

Referandum sonrası oluşan iyimserlik havasıyla ilgili olarak da benzer kaygıları taşıyorum. Referandum elbette, ülkenin demokratikleşmesi ve sorunların çözümü yönünde kamuoyu eğilimini yansıtıyor, bu bakımdan önemli ve aynı zamanda hükümete ciddi bir destek.

Ne yazık ki hükümet bu kez de kitlelerin beklediği barış ve değişim süreci yönünde yürümeye hazır görünmüyor. Referandumdan sonra yeni anayasa konusu gündeme geldi ve bunu en başta hükümet gündeme getirdi. Ama düşünülen gerçekten sorunların çözümüne elverecek, ona yasal temel olacak çağdaş, demokratik bir anayasa mı? Öyle olmadığı, Başbakan başta olmak üzere, hükümet sözcülerinin söz ve demeçlerinden anlaşılıyor.

‘Kürtler azınlık değil’ ezberi

Yeni eğitim yılının açılışı nedeniyle Kürtçe Dil ve Eğitim Örgütü (TZP) tarafından önerilen ve diğer Kürt kurumlarınca desteklenen boykotla ilgili olarak hükümetin gösterdiği tepkiler bunun somut örneği. Başbakan, “Kürtçe eğitim istekleri asla kabul edilemez,” dedi ve Kürtlere özel Kürtçe kursları gösterdi. Milli Eğitim Bakanlığı ise, bir sivil itaatsizlik olan bu barışçı eylemi anayasayı ihlal suçu gibi göstermeye kalkıştı.

Kürt halkı gibi sayıca Ortadoğu’da 40 milyona ulaşan, Türkiye sınırları içinde ise 20 milyonu aşan koca bir halk için bugün hâlâ “anadil eğitimi gerekli mi değil mi?” diye tartışmamız doğrusu bana artık ağır geliyor. Bırakın böylesine sayıca çok, tarihi eski, tüm baskılara, engellere rağmen dilini ve kültürünü koruyabilmiş bir halka bu hakkı çok görmek, o sayıca çok daha küçük halklar, azınlıklar için de temel bir haktır. Türkiye sınırları içindeki Kürt halkı sayıca 20-25 milyon değil de 2 milyon, hatta 200 bin de olsaydı, bu onun hakkıydı. Nitekim Kıbrıs Türkleri’nin sayısı 1960’larda 100 bindi; şimdi ise, oraya göç edenlerle birlikte 200 bin.

Başbakan tarafından yeni anayasayı hazırlamakla görevlendirilen Anayasa Profesörü Burhan Kuzu da, Bulgaristan’daki Türklerin eğitim hakkının hatırlatılması üzerine, “Onlar bir azınlık, Kürtler azınlık değil ki!” diyebiliyor...

Peki Kürtler ne? Bir çoğunluk mu? Evet öyle. Selçuklu ve Osmanlı döneminde de, Kurtuluş Savaşı yıllarında da Kürtler ve ülkeleri Kürdistan yok sayılmadı; hatta desteklerini almak için, Mustafa Kemal başkanlığındaki Heyet-i Temsiliye ile İstanbul Hükümeti temsilcilerinin görüşmesinde Kürtlere otonomi tanınması  ve bunun Kürdistan’a duyurulması kararlaştırıldı. İsmet Paşa Lozan’daki görüşmelerde, konferans masasında Kürtlerin temsil edilmediğini söyleyen Lord Gürzon’a cevabında, kendisinin Kürtleri de temsil ettiğini söylüyor ve şöyle diyordu: “Kürtler ve Türkler iki kardeş millettir; Kürtler bir azınlık değiller ki onlara azınlık hakları verelim. Onlar da Türkler gibi memleketin asli unsurlarıdır.” Bu söz şu anlama geliyordu: Türklerin sahip olduğu tüm haklara Kürtler de sahip olacak.

Kürtler her hakka sahip mi?

Ne ilginçtir ki o zaman haklı olarak başlıbaşına bir millet ve “memleketin asli unsuru” sayılan Kürtler, savaş bittikten sonra azınlık haklarına bile layık görülmediler ve tüm olup bitenlere rağmen hâlâ bu politikada ısrar ediliyor.

Geçen yıl verdiği olumlu bir demeçle “açılım” sürecini başlatan Cumhurbaşkanı Gül de, daha birkaç gün önce, ABD’de bir toplantıda yaptığı konuşmada şöyle diyordu: “Kürtlerle Filistinlileri kıyaslayanlar var. Oysa bu iki sorun çok farklı. Kürtler bu ülkenin her türlü hakka sahip vatandaşları, oysa Filistin işgal altında. O topraklar İsrail’in değil ki...”

Bu sözleri duyduğum zaman acı acı gülümsedim. Evet, biz bu ülkenin vatandaşıyız; dili, tarihi, kültürü yasaklanan vatandaşı... Adı ve ülkesinin adı, bir dönemler türküleri bile yasaklanan vatandaşı... Hak istediği zaman kitleler halinde zindana konan ve burada saymaya dilimin varmadığı akıl almaz işkenceler gören vatandaşı... Şükür işgal altında değiliz, ama her kentimizde bir kolordu ya da tümen, her kasabamızda bir alay ya da tabur, her köyümüzde bir karakol var... 12 yaşında çocuklarının bedenine evinin kapısı önünde 12 kurşun doldurulan, 14 yaşında kızları kendi bahçesinde roket hedefi yapılıp parçalanan ve bunu yapanlara hesap sorulamayan, sözde sorulduğu zaman da suçluları göz göre “yüksek” yargıda beraat ettirilen bir devletin vatandaşı... Ormanları ve köyleri yakılan, dağları mayınlı, yaylalarına çıkış yasak bir ülkenin vatandaşı...

Kardeşlik-eşitlik yalan olur!

Bildiğim kadarıyla Filistin adı İsrail’de yasak değil. “İşgal altındaki” Filistin’in bir parlamentosu, hükümeti var. Ve bildiğim kadarıyla Filistinliler İbranice eğitim yapmaya zorlanmış değiller; ilkokuldan üniversiteye kadar kendi anadillerinde eğitim görüyorlar...

Bize anadilde eğitimi bile hak olarak tanımayan, üstelik bizi “mutlu, eşit  vatandaş” olarak niteleyen sözleri Başbakan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı Gül’ün ve yeni anayasayı hazırlayacak olan koca profesörlerin ağzından duymak umut kırıcı. Onlar bu tutumla Kürt sorununu acaba nasıl çözecekler?

Milyonlarca Kürt bu talebi yükseltecek, ama Türk devleti, hem de sözde Kürt sorununu çözme iddiasıyla açılımlar başlatmış bir hükümet, bu isteğe aldırmayacak. Bu tavır şundan başka ne anlama gelir: “Boşyere yorulmayın, bu hakkı size tanımayız. Çünkü bizim polisimiz ve ordumuz var, çünkü biz güçlüyüz!..”

Eğer bize söylenen buysa, ki budur, o zaman söz biter; kardeşlik, eşitlik lafları filan bir yalan olur.

Başbakan Erdoğan Federal Almanya’ya gittiğinde, ordaki Türkler için Türkçe eğitim yapan okullar istedi, mevcut uygulamayı asimilasyon olarak niteledi ve “asimilasyon bir insanlık suçudur,” dedi. Peki kendi ülkesinin sınırları içindeki, hem de son 30-40 yıl içinde ekmek parası için göç edip gelmemiş olan, Türklerin bu ülkeye gelişinden daha binlerce yıl önce burada ve adına Kürdistan denen ülkelerinde yaşayan 20-25 milyon Kürdün durumuna ne denir? Burada Kürt dilini eğitimde ve kamu alanında yasaklamak -düne kadar özel hayatta da öyleydi- asimilasyonun daniskası değil midir?

AK Parti yeni anayasa ile neyi amaçlıyor, bizce pek belli değil. Şimdilik gündemde tartışılan yine türban sorunu ve başkanlık sistemi... Şu kadarını peşin olarak söyleyelim ki Kürt halkının temel haklarını tanımayan bir anayasa demokratik filan olamaz.

Sayın Gül ve sayın Erdoğan yaptıklarıyla, “devrim”, “devrimsi” filan derken, bize yerimizde mi saydırıyorlar ne?.. Kürt sorunu konusundaki bu tutumları, Kürt adını duymaktan bile rahasız olan çözüm karşıtı şoven kesimlerin hoşuna gidebilir ve belki aralarındaki buzları yumuşatır. Ama bu tutumla ne Kürt sorunu çözülür ne de bu ülkeye barış ve demokrasi gelir. AK Parti ne kendisini kandırsın, ne de kamuoyunu.

29 Eylül 2010

Yazarın önceki yazılarından:

Barışa ve demokrasiye susamışız
Boykot haklıdır
Anadilde eğitim anasütümüz kadar helaldır
Kurdun sevdiği dumanlı havalar
Referandumla iyi bir rüzgar yakaladık
Kılıçdaroğlu ve yanlış tarafta duranlar…
Kim kime karşı, kim kime rakip?
3. bölüm
Niçin PKK ve Öcalan üstüne yazıyorum?
Kim kime karşı, kim kime rakip?
2. Bölüm
Siyasetten ne bekliyorum?
Kim kime karşı, kim kime rakip?
”Demokratik Özerklik” üzerine
Siyam İkizleri: Derin Devlet ve PKK
Militarist-faşist güçlerin son çırpınışları
Biz hiç susmadık;Ama bizi görüp duymadınız…
Kimlik sorunu- 3
Kadın sorunu ve sosyalizm
Kimlik sorunu -2
Kimlik sorunu -1
27 Mayıs “Devrimi”

Anılarımın 2. Cildi ve
Gerçeğin aynasına öfke duyanlar... (1. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
Pusulayı şaşıranlar...
(2. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
Zeki Adsız’la ilgili tepkiler (3. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
İki kazı bile güdemeyecek adam...

(Bölüm 4)

Viyana-İzlanda, Dil ve Şiir
Bir Dünyalıyım
Kovancılar Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten bir sayfa...
Çok laf değil, somut adımlar...
KÜRT SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar – Şiir
Ali Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki ihtimal
Ergenekon eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri uyanık olmalı
TBMM’de Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey, Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık insana özgüdür
Alevi sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik Fırat’ın ardından
Aldatanlar ve aldananlar...
Sisteme kurban edilenler...
Ayıp diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu bölme, bölünme hikâyesi...
Dema Nu ile söyleşi
Ne yazmalı?
Bu nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko ile değişim arasında
Ahmet Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış ve çözüm ortamı var mı?
Mardin olayı üzerine
Nesimi, Mahzuni, İhsani…
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 
PSK Bulten © 2010