Bir protesto yazısı
Kemal Burkay
Sevgili okurlar, epeydir yazmadım, canım yazmak
istemedi. Oysa kamuoyunu meşgul eden konular az değildi.
Son günlerde Öcalan yine sahnedeydi ve medyanın ağzına
nice sakızlar verdi. HPG yine tehditler savurdu. Wikileaks
uluslararası kirli çamaşırların bir bölümünü
ortaya döktü, dünyanın efendileri hop oturup hop kalktılar.
Son olarak da Türkiye’de öğrenci olayları ve gündeme
gelen 68’liler tartışması… Ben de bir 68’li
olmasam bile, ki onlardan kıdemliyim, o yılların
canlı bir tanığıyım.
Bu konuların her biri üzerine yazmayı düşündüm,
ama elim varmadı.
Her gün köşe yazısı yazanlardan
değilim. İyi ki değilim. Her gün gönlünce yazı
konusu bulmak, onu dil ve içerik olarak okuyucunun beğeneceği
biçimde hazırlayıp sunmak kolay değil. Her
gün yazmaya zorunlu biri kendini bir dolap beygiri gibi hissedebilir.
Buna rağmen çok yazan biriyim. Yazmak benim için, zorunlu
olmasa da bir tür yaşama biçimi. Bahçesiyle uğraşmayı
seven bir bahçıvan gibi... Yazmadığım
günler bahçemden uzak düşmüşüm, yediğim ekmeği
hak etmemişim gibi gelir bana, sıkıntı
ve yorgunluk duyarım.
Kuşkusuz, bir yazar için yazmak, aynı
zamanda bir vicdan borcudur. Dünyanın her yerinde insanlara
acı veren nice sorunlar vardır. Haksızlıklar,
kötülükler, zulüm vardır. Onlara karşı sessiz
kalabilir misiniz?
Yaptığımız iş
bir bakıma karanlığa, karanlıkta gizlenen,
perdelenen gerçeğe bir ışık tutmaktır.
Mazlumlara, sömürülenlere, ezilenlere çıkış
yolu göstermektir... Bu yüzden zalimlerin hışmına
uğrarız.
Bu dünyada Hayyam türünden bir yazar olmak
ender görülen bir şeydir. Yazdığı rubailer
güllere, güzellere ve şaraba övgünün yanı sıra,
hayat ve ölüm üzerine derin bir felsefeyi de içerirler; bu
yüzden çarpıcı ve kalıcıdırlar. Yoksulların,
acı çekenlerin, hakkı yenenlerin öyküsü ise yoktur
onlarda. Ama Hayyam bile en azından iğnelerini softalara
batırmış ve onların şimşeklerini
çekmiştir.
Evet, kimse beni yazmak için zorlamadığı
ve yaptığım işi sevdiğim, yazacağım
şeyi seçmekte özgür olduğum halde, bazen dönüp dönüp
aynı şeyleri söylediğimi düşünürüm. Acılar,
haksızlıklar ve zulüm sürdükçe, yazmaya değer
olaylar gündeme girdikçe, ki bunlar çoğu zaman benzerdirler,
biz de ister istemez benzer şeyler söyleriz. Bu tür tekrarlar
zamanla insana bıktırıcı gelir. Söz bir
işe yaramadıkça, yaptığım iş
bana havanda su dövmek gibi görünür. Zaman zaman bu duyguyu
yaşarım. İnsanların, yalnızca bizzat
hakkı yenen sıradan insanların değil,
aydın, yazar, sanatçı geçinip de sokaktaki adama
tepeden bakanların, olaylar karşısındaki
şaşkın tutumuna bakar, bunalırım.
Nazım bu duyguyla bir şiirinde ezilenleri, uğrunda
nice çilelere katlandığı dostlarını
eleştirir, onlara sitem eder:
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun,
kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi
eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
Ama diyelim ki bu dostların, yani ezilenlerin, hakkı
yenenlerin çoğu “derya içre balık” gibidirler; yıllar
yılı nice yalan dolanla aldatılmış,
bilinçleri karartılmış, nice zulümle gözleri
korkutulmuş, sindirilmişlerdir. Ya o sıradan
olmayanlar, kendilerini sıradışı sayanlar,
kabına sığmayan siyaset adamları, yazar,
çizer takımı?.. Onların gerçekleri görmesi
ve dile getirmesi için ne yapmalı?
Bu sözde siyaset adamlarının ve aydınların
bir bölümü zaten düzenin emrindedir, çarkın bir dişlisidir;
ne yapsanız boş. Onların işi gerçeği
gizlemektir; her türlü kanlı zulmü, her türlü acımasız
oyunu...
Diğer bir bölümünün ise tutumu umut kırıcıdır.
Bunlar Karamazof Kardeşler’den şu iyi yürekli Alyoşa
rolü oynarlar, barışçı ve demokrattırlar.
Ama sözü götürüp getirir, dolandırır, kediye kedi
diyemezler bir türlü. Bizzat kendi hayatlarında yaşadıkları,
gözlerinin önünde cereyan eden nice darbe, komplo, tuzak sanki
gözlerini açmaya yetmemiştir. Egemen sınıfların
yıllar yılıdır tekrarlanan oyununun farkında
değil gibidirler. Karagöz perdesi önündeki saf bir çocuk
gibi...
Böyleleri Türkler arasında da çok, Kürtler arasında
da...
İşte bu nedenle, hayatı
örgütlü çalışmanın yanı sıra, konuşmak
ve yazmakla geçen, üstelik bunu baskılara, tehditlere
aldırmadan, böyle şeylere metelik vermeden, dobra
dobra yapan bir yazar ve siyaset adamı olarak, zaman
zaman bazı konuları yazmak ya da o konularda konuşmak
bana sıkıntı verir. Her şeyi protesto
ederek köşeme çekilmeyi düşünürüm. Böyle zamanlarda
toplumdan kaçıp bir mağaraya sığınan
keşişlere, dervişlere özenirim... Onların
yaptığı belki insanlara küsmekti, belki gerçeklerden
kaçmaktı...
Elbet, aklımdan geçse bile bugüne kadar yapmadım
bunu, bu yaştan sonra yapar mıyım, bilemem...
Belki de böylesi bir tepkiyle, son günlerde çeşitli
gezete ve ajanslardan, tanıdığım gazeteci
dostlardan gelen yorum önerilerine olumlu cevap vermedim.
Bunlardan biri Bay Öcalan’ın Osman Baydemir’le ilgili
azarlama ve tehditlerine dairdi. Bir diğeri seçimde CHP-BDP
işbirliği ihtimaline... Bir başkası HPG’nin,
yani PKK’nın silahlı kanadının Orhan Miroğlu’na
yönelik tehditi ile ilgiliydi. Söz konusu gazeteci dostlardan
birine yazdığım 2 Aralık tarihli notta
şöyle demiştim:
“Değerli dost, ne yazık ki bu kez söylediğin
konuda yorum yapmak istemiyorum. Son birkaç günde Star,
Bugün ve Sabah'tan da aradılar, onlara da aynı
şeyi söyledim.
”Biliyorsun, ortaya çıktığı andan beri,
yani 32 yıldır PKK ve Öcalan'la ilgili çok yazdım,
çok konuştum. Bunlar son yıllarda Türkiye medyasına
da yansıdı ve bunda senin gibi dostların özellikle
payı oldu. Ayrıca, fili bir yana koyup, kulak ya
da kuyruk üzerine yorum yapmak istemiyorum. Fil üzerine ise
bugüne kadar yeterince yorum yaptım. Sitedeki arşivim
de bu nitelikte yazılarla dolu. Olaylar ve kişiler
değişse de konu özünde hep aynı. Bu nedenle
söylediklerim bir bakıma tekrar oluyor. Ama ne yazık
ki Kürt ve Türk aydınları, siyaset adamları,
ezici çoğunlukla bu konudaki ezberlerini değiştirmiyorlar.
Kimisi gerçekleri görmez, anlamaz gibi davranıyor (eğer gerçekten
görüp anlamıyorlarsa acınacak bir durum), kimi de
görüp anladığı halde gerçeği dile
getirmekten ya korkuyor, ya da bu işine gelmiyor; yani
gerçeği gizlemeyi tercih ediyor. (Bu sonuncusu daha da
vahim bir durum). Kimisi için bu "devlet sırrı",
yani kirli, gizli kapaklı dosyaların konusu... Ben
ise havanda su döver gibi gerçekleri tekrarlamaktan bıktım.
”Hükümetin elinin altında devletin gizli arşivleri
var ve PKK ile, Öcalan'la ilgili gerçekleri kamuoyuna
açıklayabilir; bunu yapmalı.
“Türk derin devletinin, PKK ve Öcalan gibi bir araç kullanıp
(elbet yalnızca o değil) Kürdü ve Türküyle
koca bir toplumla yıllardır böylesine oynayabilmesi
doğrusu artık ağrıma gidiyor...
“Bu kez beni anlayışla karşılayacağını
umarım.
“Selamlar ve en iyi dileklerimle...”
Yazarın önceki yazılarından:
Kurban
Bayramı, Gizli Anayasa, Irak’ın içişleri vs…
HES’ler;
Önce insan ve doğa mı, yoksa para mı?
Dışardan
Türkiye manzaraları
Cumhuriyetin
87. yılında ilginç Türkiye manzaraları
Wek
rexne li ser pêşangeha Bottropê
Bottrop’ta,
4. Kürt Kitapları Fuarı’nda
Anadilde
eğitime bile karşı çıkanlar
Kürt sorununu nasıl çözecek?
Barışa
ve demokrasiye susamışız
Boykot
haklıdır
Anadilde eğitim anasütümüz kadar
helaldır
Kurdun
sevdiği dumanlı havalar
Referandumla
iyi bir rüzgar yakaladık
Kılıçdaroğlu
ve yanlış tarafta duranlar…
Kim kime karşı, kim kime rakip?
3. bölüm
Niçin PKK ve Öcalan üstüne yazıyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
2.
Bölüm
Siyasetten
ne bekliyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
”Demokratik
Özerklik” üzerine
Siyam
İkizleri: Derin Devlet ve PKK
Militarist-faşist
güçlerin son çırpınışları
Biz
hiç susmadık;Ama bizi görüp duymadınız…
Kimlik
sorunu- 3
Kadın
sorunu ve sosyalizm
Kimlik sorunu -2
Kimlik
sorunu -1
27
Mayıs “Devrimi”
Viyana-İzlanda,
Dil ve Şiir
Bir
Dünyalıyım
Kovancılar
Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten
bir sayfa...
Çok
laf değil, somut adımlar...
KÜRT
SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın
bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar
– Şiir
Ali
Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki
ihtimal
Ergenekon
eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri
uyanık olmalı
TBMM’de
Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu
güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey,
Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık
insana özgüdür
Alevi
sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik
Fırat’ın ardından
Aldatanlar
ve aldananlar...
Sisteme
kurban edilenler...
Ayıp
diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu
bölme, bölünme hikâyesi...
Dema
Nu ile söyleşi
Ne
yazmalı?
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|