Özgür olmadıktan sonra vatandaşlığın
önemi ne?
Kemal Burkay
Bir önceki yazımda kimi konularda görüş belirtmekten
artık bıktığımı söylemiştim.
Kediyi görmemekte, adını söylememekte, onu bazen
yılan ya da akrep, bazen de karga ya da güvercin gibi
göstermekte ısrar edenlerin kedi ile ilgili süregelen
sorularına cevap vermenin bir anlamı var mı?
Ama sorun yalnızca PKK ile ilgili değil. Türk medyasının,
PKK’nın ve genel olarak Kürt sorununun yanı sıra,
kediye kedi demediği, gerçekleri adıyla çağırmadığı
başka konular da var. Bu ülkede, siyasilerin yanı
sıra medyanın da –liberal, demokrat ve değişimci
görünenler dahil- tabuları sürüyor. Bu tabular duruma
göre Kemalizmdir, ordudur, dindir, bazen hükümettir…
Okurlarım bilir, son birkaç yılda, AK Parti’nin
attığı bazı olumlu adımlara yazılarım
ve konuşmalarımla destek verdim. TRT Şeş’i
olumlu buldum. Ergenekon’un üzerine gidilmesini ülkenin demokratikleşmesi,
vesayet rejiminin kırılması yönünde gerekli
ve önemli buldum. Açılım sürecini destekledim. Bu
dönemde medya da benimle birçok söyleşi yapıp yayınladı,
birçok kez görüşlerime başvurdu.
Ancak AK Parti ile ve başlattığı açılım
süreciyle ilgili olarak pek iyimser olmadığımı
da okurlarım bilir. Kaygılarımı her zaman
yazdım. AK Parti yanlış yaptığı
zaman eleştirdim. Örneğin, Erdoğan, ”Kimse
bizden anadilde eğitim beklemesin!” dediği zaman
en sert eleştirilerden birini yazdım. (Arşivdeki
”Anadilde eğitime karşı çıkanlar Kürt
sorununu nasıl çözecek?” başlıklı
yazım.) Daha önce benden ısrarla yazı isteyen
Star gazetesi, zülf-i yare dokunan bu yazımı biraz
sıkıntıyla yayımladı. Bunu izleyen,
”HES’ler; önce insan ve doğa mı, yoksa para
mı?” başlıklı yazımı
ise yayınlamadılar. Malum, bu yazımda hükümetin
hidroelektrik santrallerine, doğa ve tarihe ilişkin
kimi politikaları ve bizzat Başbakan Erdoğan’ın
tutumu eleştiriliyordu. Anlaşılan Star’daki
dostlar, bu yazıyla fazla ileri gittiğimi düşündüler…
Eh, böyle oldu diye ne Star’a ne de bir bütün olarak medyaya
küsecek halim yok. Nitekim ”Bir Pretosto Yazısı”
başlıklı makalemin üstünden çok geçmeden Sabah
gazetesinden Hazal (Xezal) aradı… Bana İçişleri
Bakanlığı’nın, vatandaşlıktan
çıkarılmış olan kişilerin vatandaşlığını
iadeye yönelik bir hazırlığından söz etti
ve görüşümü sordu. Bunu olumlu bulduğumu söyledim.
Ama benim için böyle bir sorun olmadığını;
çünkü benim gibi 12 Eylül döneminde vatandaşlıktan
çıkarılmış olanların, daha Özal döneminde,
1992 yılında çıkarılan bir yasa ile vatandaşlıklarının
topluca iade edildiğini söyledim. Hazal, benim dönmeyi
düşünüp düşünmediğimi de sordu. ”Önümüzdeki
yıl dönmeyi düşünüyorum,” dedim. Ençok neyi özlediğimi
sordu. ”Köyümü, Dersim’i, Munzur ve Harçik boylarını
ve dostlarımı…” dedim. Kürt sorununun çözümü içinse
cesur ve kararlı bir tutum gerekiyor, dedim ve Cezayir
sorununda De Gaulle’ün tutumunu örnek verdim.
Telefonla yapılan bu söyleşi, kısaltılmış
ve özetlenmiş olarak Sabah gazetesine yansımış.
Arada bir eklentiyle birlikte: Vatandaşlıktan çıkarılma
ile ilgili olarak sözde ”bunun acısını bilirim”
demişim… Hayır, böyle bir söz etmedim. Bu eklemeyi
Hazal, ya da her kim yapmışsa ayıp etmiş.
Vatandaşlıktan çıkarıldığım
zaman acı-macı duymadım, önemsemedim de. Çünkü
hem beni vatandaşlıktan çıkaran askeri cunta
idi –ki benim için eşkiyadan farksızdı- hem
de özgür olmadıktan, kendi dilimi bile özgürce kullanamadıktan
sonra, o vatandaşlığın benim için ne önemi
var?..
Üç gün kadar önce de (17 Aralık’ta)
Bugün gazetesinden Serbest Özden aradı ve BDP’lilerin
Kürtçeyi kullanma ile ilgili olarak son dönemdeki çıkışlarından,
”yasalarda bir değişikliği de beklemeden Kürtçeyi
hayatın her alanında kullanacağız ,” tarzındaki
sözlerinden söz etti ve bu konuda görüşlerimi sordu.
Özden, aynı gün bir daha aradı ve Genelkurmay’ın
buna yönelik açıklamasını ileterek şöyle
dedi:
” Bu konuda Genelkurmay’ın taraf
olması doğru mu, bu duruşu ve açıklamayı
nasıl değerlendirmek lazım?”
Aynı gün Özden’in sorularını
yazılı olarak cevaplayıp gönderdim. Gazete
cevabımın, yalnızca Genelkurmay’ın açıklamasıyla
ilgili bölümünü o da kısaltarak 20 Aralık günkü
sayısında verdi. Tamamını neden vermedi,
bilemem. Okurlar bir fikir edinsin diye tamamını
aşağıda sunuyorum:
“Kürt sorunu çok boyutlu (kültürel, siyasal ve ekonomik)
bir sorun. Dil ve kültür özgürlüğü bunun önemli bir boyutu.
Daha Özal döneminde başlayan, AK Parti döneminde de
devam eden bazı olumlu gelişmelere karşılık,
hâlâ sorunun dil ve kültür boyutu bile çözülmüş değil.
Bir başka deyişle Kürt dili bugün de özgür değil.
Evet, son yıllarda artık Kürt diliyle kitaplar,
gazete ve dergiler basılabiliyor, Kürtçe müzik kasetleri
yayınlanabiliyor, TRT Şeş tam gün yayın
yapıyor. Ama eğitimde ve kamu alanında özgürce
kullanılamadıktan sonra bir dil özgür sayılmaz.
Hele bu Türkiye sınırları içinde yaşayan
20 milyon insanın dili ise.
Elbet dil ve kültür haklarının tam olarak tanınması,
sorunun siyasal, ekonomik diğer boyutlarının
çözümüyle bağlantılı. Ne yazık ki Türkiye
Kürt sorununu çözmekte gerekli köklü adımları atmaya
bir türlü yanaşmıyor. Bu doğrultuda kaplumbağa
adımlarıyla yol alınıyor. Hâlâ Türk yargısı
ve diğer bazı makamlar Kürtçeyi “bilinmeyen bir
dil” diye niteliyor, tanımazlıktan geliyor, kullanılmasını
engelliyorlar. 21. yüzyılda koca bir halka reva görülen
bu durum akıl almazdır, utanç vericidir.
Öyle olunca Kürtlerin hem kültürel, hem siyasal hakları
için çaba ve eylem içinde olmaları doğaldır.
BDP’lilerin de bu konudaki çabaları haklıdır.
Eğer Türk devletinden bu hakları bir lütuf olarak
beklersek daha çok bekleriz. Uğrunda mücadele edilmeden
hak kazanılmaz. BDP’nin Parlamentoda da Kürtçeyi kullanmak
için gösterdiği çaba semboliktir, ama haktır. Bu
bir bakıma bir sivil itaatsizlik eylemidir, barışçı
nitelikte bir eylemdir.
Bugün Genelkurmay’dan dil konusunda yapılan ve Kürtçe’nin
kullanılmasına karşı çıkan açıklamaya
gelince, bu, ordu bakımından yeni bir talihsiz çıkıştır
ve tam anlamıyla antidemokratik bir tutumdur. Belli ki
ordu, hiçbir demokratik ülkede artık var olmayan eski
alışkanlıklarını terk etmek istemiyor.
Ülkeyi siyasal, kültürel, hukuki her alanda yönetmek istiyor.
Oysa ülkenin dil ve kültür hayatının düzenlenmesi
dahil, tüm bunlar Genelkurmay’ın işi değildir.
Türkiye’nin generalleri yıllar yılıdır,
darbelerle, muhtıralarla topluma düzen vermeye çalıştılar,
demokrasiyi ezdiler ve ülke sorunlarının çözümünü
engellediler. Onlar ülkeye daha çok zarar vermeden artık
ayakbağı olmaktan çekilmeliler. Onlar bugüne kadar
demokrasiye ve halka karşı çok suçlar işlediler;
son çıkışları da böyle bir suçtur.
Kürt sorununun çözümsüz kalmasında, her iki toplumun
çektiği acılarda, verdiği kayıplarda bu
militarist anlayışın büyük payı var.
Anayasalar Kuran ayeti değildir, insan eliyle yapılmışlardır
ve yine ihtiyaca göre insan eliyle değiştirilirler.
Hayat değişkendir, toplumun ihtiyaçları ve
düzeni de. Kimse, Anayasa da dahil, herhangi bir yasayı
gerekçe göstererek koca bir halkın temel hak ve özgürlüklerini
yok sayamaz, ondan esirgeyemez.
Generaller bu bildiriyle tüm siyasal hayatı, hükümeti,
parlamentoyu, Kürtlerin yanı sıra Türkiye demokrasi
güçlerini de bir kez daha tehdit ediyorlar. Aslında iç
ve dış kamuoyu önünde bir kez daha komik duruma
düşüyorlar. Belli ki hangi çağda ve hangi dünyada
yaşadıklarının farkında değiller.
Generallerin böylesi talihsiz bir çıkışta
bulunmalarının diğer nedeni ise işledikleri
ağır suçlar nedeniyle bugün yargıda hesap verir
hale gelmiş olmalarıdır. Bu çıkış,
Kürt meselesini bahane ederek, yine vatan-millet edebiyatıyla
dikkatleri başka yana çekmek ve hesap vermekten kaçmaktır.
Bu tehditlere papuç bırakmamalı, Kürdü ve Türküyle
ülkeyi demokratikleştirmek için kararlıca çaba göstermeliyiz.”
Yazarın önceki yazılarından:
Bir
protesto yazısı
Kurban
Bayramı, Gizli Anayasa, Irak’ın içişleri vs…
HES’ler;
Önce insan ve doğa mı, yoksa para mı?
Dışardan
Türkiye manzaraları
Cumhuriyetin
87. yılında ilginç Türkiye manzaraları
Wek
rexne li ser pêşangeha Bottropê
Bottrop’ta,
4. Kürt Kitapları Fuarı’nda
Anadilde
eğitime bile karşı çıkanlar
Kürt sorununu nasıl çözecek?
Barışa
ve demokrasiye susamışız
Boykot
haklıdır
Anadilde eğitim anasütümüz kadar
helaldır
Kurdun
sevdiği dumanlı havalar
Referandumla
iyi bir rüzgar yakaladık
Kılıçdaroğlu
ve yanlış tarafta duranlar…
Kim kime karşı, kim kime rakip?
3. bölüm
Niçin PKK ve Öcalan üstüne yazıyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
2.
Bölüm
Siyasetten
ne bekliyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
”Demokratik
Özerklik” üzerine
Siyam
İkizleri: Derin Devlet ve PKK
Militarist-faşist
güçlerin son çırpınışları
Biz
hiç susmadık;Ama bizi görüp duymadınız…
Kimlik
sorunu- 3
Kadın
sorunu ve sosyalizm
Kimlik sorunu -2
Kimlik
sorunu -1
27
Mayıs “Devrimi”
Viyana-İzlanda,
Dil ve Şiir
Bir
Dünyalıyım
Kovancılar
Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten
bir sayfa...
Çok
laf değil, somut adımlar...
KÜRT
SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın
bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar
– Şiir
Ali
Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki
ihtimal
Ergenekon
eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri
uyanık olmalı
TBMM’de
Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu
güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey,
Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık
insana özgüdür
Alevi
sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik
Fırat’ın ardından
Aldatanlar
ve aldananlar...
Sisteme
kurban edilenler...
Ayıp
diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu
bölme, bölünme hikâyesi...
Dema
Nu ile söyleşi
Ne
yazmalı?
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|