PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Siyasetin dikeni ve gülü

Kemal Burkay

Geçenlerde bir şair arkadaş ”siyaset kirlidir,” diyor, bu nedenle ondan uzak durduğunu anlatıyordu.

İnsan şair ya da sanatçı olmasa, böylesine gönlüne göre bir uğraşı bulunmasa da, hatta insan doğrudan siyasetin içinde biri olsa da, siyaset üstüne zaman zaman böyle düşünebilir, onun kirinden pisliğinden söz edebilir, siyasetten yorulabilir, yakınabilir.

Siyaset dünyasının insanı yoracak, midesini bulandıracak kiri pası, çileden çıkaracak hilesi hurdası çoktur. Hayata bir yaratıcılık penceresinden bakan, güzel ya da ilginç olanı hayranlık verici bir biçimde yansıtmaya çalışan sanatçı için zor katlanır durumlar bunlar…

Ama mağarasına çekilmiş bir keşiş ya da ıssız adasında bir Robenson olmadıkça, siyasetle ilişkiyi kesmek ya da ondan tümüyle kopmak mümkün müdür?

Kaldı ki Robenson’u söz konusu ıssız adaya savuran kişisel tercihi değil, güçlü, ölümcül fırtınadır. Ve Robenson daha ilk günden oradan kurtulmak, sosyal hayatın içine dönmek için kafa yorar, çaba gösterir. Mağaradaki keşişimizi de toplum hayatında yaşadığı belli bir bunalım oraya sürüklemiş olsa bile, orada hiçbir zaman olmadığı kadar daldığı yoğun tefekkür yine insanlara, onların hayatlarına, ilişkilerine dairdir. Bir başka deyişle, orada da insanlara dair bir siyasi kurgunun içindedir. Oradan, insanlara yol göstermek için bir asa ya da ”on emir”le dönebilir…

Şair arkadaşı anlıyorum. O kendini siyasetin uzağında biri sayıyordu ve bundan hoşnuttu. Gerçekte ise, sandığı, ya da iddia ettiği kadar siyasetten uzak değildi. Olsa olsa örgütlü siyasetin içinde değildi; yani bir partinin üyesi ya da yöneticisi değildi. Ama onun ötesinde o da her birimiz gibi toplumsal konulara, kavga ve çekişmelere, yaşanan acılara ilgi duyuyor, bundan yüreği yanıyor, tepki gösteriyordu. Bu tepki hem şiirlerine, hem günlük hayatına yansıyordu. Bu ise siyasetin kendisi değil midir?

Duyarlı bir sanatçı toplumun sorunlarından, onlar üstüne kafa yormaktan, görüşlerini dile getirmekten, risk almaktan nasıl uzak durabilir?

Öyle olmasa bu ülkenin en önemli şair ve yazarlarının yolu hep zindanlardan, sürgünlerden geçer miydi? Nazım’ın, Sebahattin Ali’nin, Aziz Nesin’in, Ahmed Arif’in, Orhan Kemal’in, Yaşar Kemal’in, Hasan Hüseyin’in, Cigerxwin’in, Musa Anter’in, Mehmet Emin Bozarslan’ın ve daha onlarcasının yolları?.. Öyle olmasa, ülkenin tek Nobel ödüllü edebiyatçısı Orhan Pamuk, şimdi ülkesinden uzak yaşar duruma düşer miydi? Bu yatmezmiş gibi bu ülkenin Yargıtay’ı, onun Hukuk Daireleri Genel Kurulu, söylediği bir söz yüzünden ülkenin 70 milyon insanına dava açma, tazminat isteme hakkı tanıyacak kadar ucube bir karara imza atar mıydı?

Besbelli bu, hukuk adına verilmiş gibi görünse de siyaset adına verilmiş bir karardır. Siyasi önyargılardan en uzak durması gereken yargıçlar, siyasi görüşlerini hukukun yerine ikame ederek böylesine çağdışı, vicdanları isyan ettirecek bir karara imza atmaktan geri kalmadılar. Türkiye için bir hukuk felaketi!

Ne demişti Orhan Pamuk: Bu memlekette şu kadar Ermeni, bu kadar Kürt öldürüldü… Peki böyle değil miydi baylar?.. Pamuk bu sözleri söyleyerek vicdanının sesini dile getirdi, böylece bu ülkede yöneticiler tarafından planlanmış, yol açılmış, işlenmiş suçları onaylamadığını, bu politikaları paylaşmadığını, bundan acı duyduğunu dile getirdi.

O bir gerçeği söyledi.

Siz ise gerçeği gizlemeyi, bu ülkenin ve halkın yararına sandınız. Bu tür zulümlerin, kıyımların ülkenin tarihinde kara leke olduğunu kavramadınız. Bunu gizleyerek aynı zamanda yapılanları savundunuz, yani suça ortak oldunuz.

Zulmü, haksızlığı, insanlığa karşı suç teşkil eden böylesine eylemleri gizleyen ve savunan bir anlayışla bir toplum uygarlık trenini yakalayabilir mi, mutlu ve sağlıklı olabilir mi? Bununla dünya kamuoyu aldatılabilir mi? Bu tutum ülkeye onur kazandırır mı? Bu, başını kuma gömme, yani devekuşu politikası değil midir?

Ama ne ilginç değil mi, gerçeği söyleyen adam şimdi suçlu koltuğunda ve siz onu hukuk adına yargılayan, mahkum edenlersiniz…

Peki, bu ükenin medyası, yazar çizeri nerede? Evet, onlar da işlerine geldiğinde basın ve düşünce özgürlüğü üzerine fırtınalar estirir, işlerine gelmediğinde ise bir duvar gibi susarlar.

*   *   *

Konumuza dönelim, sevgili okurlar, şu siyaset ve sanat ilişkisine ve şair dostun sözlerine…

Evet, ben de hayatını örgütlü siyasetin içinde geçirmiş biri olarak zaman zaman siyaset dünyasında olan bitenlerden bunalırım. Siyasetin kirli olduğunu söyler, bu dünyada ne işim olduğunu düşünürüm. İnsanların ikiyüzlülükleri, anlayışsızlıkları, edepsizlikleri karşısında tiksinir, bunu yazı ve şiirlerime de yansıtırım.

Ama başka türlü olabilir miydi? Siyaset sosyal hayatımızın bir yansıması olduğu gibi, bir yönüyle de doğal hayatı andırıyor. Orada her türden canlı, her türden çiçek, ot ve diken var. Hoş kokulusu ve zehirlisi, hayat vereni ve can acıtanı, dostça gülümseyeni, seni parçalamak için can atanı… Yani aşağıdaki dörtlükte dile getirildiği gibi:

Dostum, gam yeme, bu dünyanın kiri-pisliği için
Çamurdan yapılır en güzel heykeller, vazolar
Siyaset dünyasında olup bitenlerle gönlün daralmasın
Orda hem kara çalı, hem sümbül ve menekşe açar

Evet, nasıl olumsuzluklarına, acılarına bakıp hayata tümden küsemezsek, küsmemeliysek, siyasete de tümden küsemeyiz, onu hayatımızdan çıkarıp atamayız. Orada bize zaman zaman cehennem azabı yaşatan kara çalılar olduğu gibi, hayatı güzel ve yaşanası kılan sümbül ve menekşeler de var.

Kara çalılara yenik düşmek, teslim olmak yok. Biz doğru ve güzel bildiğimizi yapmaya devam edelim. Hayatın güzelliği ve gerçek mutluluk burada.

*   *   *

Çoktandır hakkında birşeyler söylemek isteyip de fırsat bulamadığım bir kitaptan söz etmek istiyorum: arkadaşım Yılmaz Çamlıbel’in ”Kervan Yürüyor” adlı anılarından.

Biz siyasetin içinde olanlar ve yazanlar için, yaş ilerledikçe ve yazacak şeyler çoğaldıkça okuma işi ne yazık ki azalıyor. En çok gençliğimde okudum ve çok şeyi o zamanlar öğrendim

Yılmaz’ın anıları çıkalı yıllar oldu. O zaman şöyle bir karıştırmış, bir bölümünü okumuş, bir kenara bırakmıştım. Telaş arasında bir daha ona dönememiştim. Geçenlerde, başımı kaşıyacak zaman bulduğum bir fırsatta kitap yeniden gözüme çarptı. Baştan başlayıp sonuna kadar okudum. Yılmaz’ın anıları çok ilginç. Kendi hayat hikâyesinin yanı sıra, biz Kürt aydınlarına özgü pek çok ortak olaylar, renkler var. Onun duygulu kişiliği, şakacı anlatımı kitabı daha da ilginç kılıyor. Bu nedenle, anlatılanlar karşısında zaman zaman benim de gözlerim doldu, zaman zaman da kahkaha koyverdim.

Ağrı’nın yaylalarında ve Doğu Beyazıt’ta başlayıp sürgüne, İstanbul’a, denizcilikle dünyanın dört bir yanına uzanan, Diyarbakır 5 Nolu’daki akıllara durgunluk veren işkence batakhanesinden geçen ve ”bütün bunarı yaşadıktan sonra bir insan nasıl hâlâ sağ kalır, nasıl güler, şaka yapar, yazar ve konferans verir?!.” dedirten bir ömrün hikâyesi…

Ama insanoğlu böylesine direngen  ve kervan yine de yürüyor işte.

Bu kitabı okumayanlara öneririm. Sizi de hem güldürsün, hem ağlatsın. Ağlama da gülme gibi hayatımızın doğal bir parçası; kadına da yaraşır, ”yiğide” de…

Yazarın önceki yazılarından:

Kürtler duymadan... (Kamuoyuna açıklama...)
Yurda dönüş...
Doğru yolda olmak mı önemli,
yanlış bir yolda çok olmak mı?
Geçmişten Bir Sayfa – 2  AGİK Kopenhag Toplantısı
Geçmişten Bir Sayfa – 2
Adaletin perişanlığı ve Hizbullah olayı
Özgür olmadıktan sonra vatandaşlığın önemi ne?
Bir protesto yazısı
Kurban Bayramı, Gizli Anayasa, Irak’ın içişleri vs…
HES’ler; Önce insan ve doğa mı, yoksa para mı?
Dışardan Türkiye manzaraları
Cumhuriyetin 87. yılında ilginç Türkiye manzaraları
Wek rexne li ser pêşangeha Bottropê
Bottrop’ta, 4. Kürt Kitapları Fuarı’nda
Anadilde eğitime bile karşı çıkanlar
Kürt sorununu nasıl çözecek?
Barışa ve demokrasiye susamışız
Boykot haklıdır
Anadilde eğitim anasütümüz kadar helaldır
Kurdun sevdiği dumanlı havalar
Referandumla iyi bir rüzgar yakaladık
Kılıçdaroğlu ve yanlış tarafta duranlar…
Kim kime karşı, kim kime rakip?
3. bölüm
Niçin PKK ve Öcalan üstüne yazıyorum?
Kim kime karşı, kim kime rakip?
2. Bölüm
Siyasetten ne bekliyorum?
Kim kime karşı, kim kime rakip?
”Demokratik Özerklik” üzerine
Siyam İkizleri: Derin Devlet ve PKK
Militarist-faşist güçlerin son çırpınışları
Biz hiç susmadık;Ama bizi görüp duymadınız…
Kimlik sorunu- 3
Kadın sorunu ve sosyalizm
Kimlik sorunu -2
Kimlik sorunu -1
27 Mayıs “Devrimi”

Anılarımın 2. Cildi ve
Gerçeğin aynasına öfke duyanlar... (1. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
Pusulayı şaşıranlar...
(2. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
Zeki Adsız’la ilgili tepkiler (3. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
İki kazı bile güdemeyecek adam...

(Bölüm 4)

Viyana-İzlanda, Dil ve Şiir
Bir Dünyalıyım
Kovancılar Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten bir sayfa...
Çok laf değil, somut adımlar...
KÜRT SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar – Şiir
Ali Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki ihtimal
Ergenekon eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri uyanık olmalı
TBMM’de Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey, Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık insana özgüdür
Alevi sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik Fırat’ın ardından
Aldatanlar ve aldananlar...
Sisteme kurban edilenler...
Ayıp diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu bölme, bölünme hikâyesi...
Dema Nu ile söyleşi
Ne yazmalı?
Bu nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko ile değişim arasında
Ahmet Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış ve çözüm ortamı var mı?
Mardin olayı üzerine
Nesimi, Mahzuni, İhsani…
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 

 
PSK Bulten © 2010