Arap-İslam dünyasında esen değişim
rüzgârı (*)
Kemal Burkay
Şu günlerde, Atlas Okyanusu’ndan başlayarak Basra
Körfezi’ne kadar Arap İslam dünyası önemli halk
hareketlerine sahne olmakta. Tunus ve Mısır’da diktatörlük
rejimleri birbirinin peşi sıra yıkıldı.
Libya’da, Kaddafi’nin değişim isteyen kitlelere
karşı silah kullanması nedeniyle kanlı
çatışmalar yaşandı ve bu BM kararıyla
bir dış müdahaleye yol açtı. Bahreyn’deki kaynama,
Suudi Arabistan’ın müdahalesiyle şimdilik yatışmış
görünüyor. Yemen ve Suriye’de ise kitlelerin direnişi
devam ediyor ve mevcut rejimlerin silah zoruyla kitle hareketini
bastırma çabalarına rağmen değişimin
önünü almak mümkün görünmüyor.
Görünen o ki, bir dönem Doğu Avrupa ülkelerinde değişime
yol açan domino etkisi, şimdi İslam ülkelerinde
yaşanıyor.
Bu ülkelerde iktidar düne kadar, bir bölümüyle emir, şeyh
gibi monarkların elinde, bir bölümüyle ise onları
bir askeri darbeyle devirmiş ve yeni rejimin adını
Cumhuriyet koymuş, gerçekte ise monarklardan farkları
olmayan, iktidarı babadan oğula aktaran dikatörlerin
elinde idi. Şimdi bu iktidarlar, ansızın kopan
bir fırtınaya tutulmuş gibi peş peşe
yıkılıp gitmekteler. Bunu sağlayan ise
askeri darbeler, ya da uzun yıllar süren, örgütlü devrimci
direnişler değil, spontane halk hareketleri.
Peki şimdi bölgeyi sarsan bu halk hareketleri beklenmez
türden mi idi? Başka bir deyişle, bu bir sürpriz
mi?
Aslında bu bir sürpriz değil ve olan biten de şaşırtıcı
değil. Arap ya da İslam ülkeleri tarihi ve sosyal
değişimin dışında değiller.
Kendi payımıza biz, böyle bir değişim
ihtimaline yıllar önce işaret etmiştik. Örneğin
Kürdistan Sosyalist Partisi’nin 2002 yılı Aralık
ayında toplanan 4. Yurtdışı Konferansı’nın
sonuç bildirisinde, Türkiye’nin AB üyeliği konusu değerlendirilirken,
”İslamla demokrasi bağdaşabilir” başlığı
altında şöylesine ilginç bir değerlendirme
yapılmıştı:
“PSK 4. Yurtdışı Konferansı, Türkiye-AB
ilişkilerini değerlendirdi.
“Konferansımız, Kopenhag Siyasi Kriterleri’ni tam
olarak yerine getirme, demokratikleşme ve Kürt sorununun
çözümü yönünde ciddi adımlar atma koşuluyla Türkiye’nin
AB’ye katılmasından yanadır. Biz, Avrupa’da
kimi çevrelerin AB’yi bir Hıristiyan kulübü olarak görme
ve bu nedenle Türkiye’nin AB’de yer alamıyacağına
ilişkin görüşlerine katılmıyoruz.
“Bizce önemli olan din farkı ya da coğrafi konum
değil, Avrupa’nın demokratik değerleri, çoğulcu
siyasal yaşamı ve çeşitli halkların bir
arada yaşamasına olanak veren hoşgörüdür.
“İslamla demokrasinin bağdaşabileceği
kanısındayız. Hıristiyan dünyasının
da uzunca bir dönem demokrasiden, düşünce ve bilim özgürlüğünden
yoksun yaşadığını, engizisyonu ve
kadının cadılıkla suçlanıp yakıldığı
karanlık dönemleri unutmamalıyız. Hıristiyan
dünyası köklü bir reform ve rönesansla değişime
uğradı, etnik renklere bürünen nice kanlı boğazlaşmayı
aşarak bugünlere geldi. İslam dünyası da değişebilir,
yenilenebilir ve demokrasi bu ülkelerde de bir hayat tarzına
dönüşebilir. İslam ülkelerinin de önümüzdeki on
yıllarda böylesi köklü dönüşümler yaşamaları,
diktatörlüklerden ve insan düşüncesini zincire vuran
dogmalardan kurtularak çağdaş uygarlık kervanına
katılmaları şaşırtıcı olmayacaktır.
“Bizce İslam dünyası böyle bir değişimin
eşiğindedir. Türkiye bu alanda bir ilk olabilir.
Ancak bu, dinsel alanda, demokrasiyle uzlaşmaya yol açacak
bir reformun ve yenilenmenin yanı sıra, demokrasiyle
bağdaşmayan, yıllardır her türlü demokratik
adımın önüne bir engel olarak dikilen Kemalist dogmaların
ve onun çoğulculuğu reddeden, toplumu tek kalıba
dökmeye çalışan uzlaşmaz, zora dayalı
anlayış ve uygulamalarının da terkini
gerektirir.
“Biz, Türkiye’nin bu değişimi yaşayarak, demokratikleşerek,
aynı zamanda -demokratikleşmenin ve iç barışın
da bir koşulu olarak- Kürt sorununun çözümü yönünde ciddi
adımlar atarak AB’de yer almasından yanayız.”
Parti konferansımızın 8 yıl önce yaptığı,
“İslam dünyasının bir değişimin eşiğinde”
olduğuna ilişkin tahmin bugün gerçekleşmekte.
Ansızın kopan ve domino etkisiyle tüm bu ülkeleri
sarsan fırtına, bir bakıma toplumun değişim
yönünde olgunlaştığını gösteriyor.
Ağaçlarda meyveler olgunlaştığı zaman
nasıl küçük bir sarsıntı onların toplu
halde yere dökülmesine yol açarsa, Tunus’taki bir kıvılcım
da bu ülkeyi ve Arap dünyasını boydan boya öylesine
harekete geçirdi.
Birçok etken Arap İslam dünyasında böylesine bir
değişim için koşulları olgunlaştırdı.
Bunlardan biri globalizmin etkileriydi. Bilginin hızla
bir ülkeden diğerine aktığı çağımızda
insanların bilinci diğer ülkelerde olan bitenden,
ordaki yaşam tarzından etkilenmekte. Düne kadar
dünyaya kapalı olan toplumların bir bakıma
gözleri açılıyor. Kendi ülkelerindeki yönetimlerin
yolsuzlukları konusunda bilinçleniyor, bu pervasızca
sömürü ve hak edilmemiş servetler ile kendi yoksullukları
arasında bağlantı kuruyor, tepki gösteriyorlar.
İnsan hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi kendileri, kendi
ülkeleri için de istiyorlar. Kitle olarak güçlerinin farkına
varıyor, korku çemberini aşıyorlar.
Söz konusu çalkantı devam ediyor. Görünen o ki, bu çalkantı
daha birçok ülkede varolan yönetimlerin yıkımına
yol açacak. Şu anda henüz güçlü biçimde etkilenmemiş
olan Suudi Arabistan ve benzeri yönetimlere, hatta İran
gibilerine de sıra gelecek. Nereye varacağı,
bu ülkelerde süreç içinde ne gibi değişikliklere
yol açacağı ise şimdiden kestirilemez. Bu ülkeler
en azından çok partili siyasal yaşamla, genel seçimlerle
tanışacaklar. Yönetim belli bir ölçüde şeffaflaşacak.
Ülkeyi yönetenler kitleleri kul yerine koyan keyfi ve baskıya
dayanan bir yönetimin, pervasızca çalıp çırpmanın
kolay olmadığını anlayacaklar, diğer
bir deyişle kitleleri hesaba katacaklar. İktidara
kazık çakma, ya da hanedan benzeri, babadan oğula
yönetim devri dönemi kapanacak. Siyasal ve sosyal hakların
sınırları genişleyecek.
Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, çağdaş
standartlarda bir demokrasiye ulaşmak elbet bir günde,
bir yılda olacak şey değil. Ama düşe kalka
ilerleyecekler ve belki de bu ilerleme, günümüz koşullarında,
Türkiye’nin şu kaplumbağa misali yürüyüşünden
daha hızlı olacak.
Söz konusu konferansımızın sonuç bildirisinde,
Türkiye’nin AB üyeliğine hazır hale gelmesi için
gerekli bulduğumuz değişikliklere gelince (İslamın
demokrasi ile bağdaşmasını sağlayacak
reformlar, değişimin önünde ciddi bir engel olan
Kemalist dogmaların terki ve Kürt sorununa adil bir çözüm),
bu konularda şimdi durum nedir?
AK Parti yönetimindeki son sekiz yıl içinde bu bakımdan
olup bitenler de ilginçtir. İslami gelenekten gelen AK
Parti, “endişeli modernler”in endişe ve korkularının
aksine şeriatı getirmedi ve “demokrasinin” defterini
dürmedi. (Zaten ortada bir demokrasi yoktu ki defteri dürülsün)
Ama gönlümüze göre bir demokratikleşme programı
olmasa ve el yordamıyla yol alsa da, “Mutedil İslam”ın
bir versiyonu olarak AK Parti, çoğulcu demokratik yapıya
bir ölçüde uyum sağladı sayılır. Askeri
vesayete karşı çıkarak, onu gerileterek, derin
devletin ve onun Ergenekon yapılanmasının üstüne
giderek, olumlu işler yaptı. (Ergenekoncu ve ulusalcı
kesimlerin, AK Parti’nin kendi derin devletini oluşturduğu,
korku imparatorluğu kurduğu tarzındaki çığırtkanlığını
ise ciddiye almıyorum. Bu, imtiyazlarını kaybedenlerin,
değişim karşıtlarının şamatasıdır.)
Bu süreçte mevzi kaybeden Kemalist kesim oldu. Kemalist dogmaların
toplumsal gelişmenin önünde bir ayakbağı olduğu
günden güne toplum tarafından daha iyi anlaşılıyor
ve bu iyi bir gelişme. Toplum, uzun olmayan bir erimde
bunu aşacak gibi görünüyor.
Kürt sorununda ise kimi olumlu adım ve çıkışlara
rağmen, ne yazık ki, henüz önemli bir ilerleme sağlanmış
değil. Bazılarının, “Kürtlerin taleplerinin
yüzde 90’ı karşılandı” türünden yorumlarının
gerçekle bir ilgisi yoktur.
Türkiye’nin önünde, Kürt sorununun çözümü ve demokrasi yönünde
yapılacak çok iş var.
------------------------------------
(*)Bu yazı 10 Nisan 2011 tarihli Star Gazetesi
”Açık Görüş”te, ”İslam dünyasında
kaçınılmaz son: Demokrasi” başlığı
altında yayımlandı.
Yazarın önceki yazılarından:
Siyasetin
dikeni ve gülü
Kürtler
duymadan... (Kamuoyuna açıklama...)
Yurda
dönüş...
Doğru
yolda olmak mı önemli,
yanlış bir yolda çok olmak mı?
Geçmişten Bir Sayfa –
2 AGİK Kopenhag Toplantısı
Geçmişten
Bir Sayfa – 2
Adaletin
perişanlığı ve Hizbullah olayı
Özgür
olmadıktan sonra vatandaşlığın önemi
ne?
Bir
protesto yazısı
Kurban
Bayramı, Gizli Anayasa, Irak’ın içişleri vs…
HES’ler;
Önce insan ve doğa mı, yoksa para mı?
Dışardan
Türkiye manzaraları
Cumhuriyetin
87. yılında ilginç Türkiye manzaraları
Wek
rexne li ser pêşangeha Bottropê
Bottrop’ta,
4. Kürt Kitapları Fuarı’nda
Anadilde
eğitime bile karşı çıkanlar
Kürt sorununu nasıl çözecek?
Barışa
ve demokrasiye susamışız
Boykot
haklıdır
Anadilde eğitim anasütümüz kadar
helaldır
Kurdun
sevdiği dumanlı havalar
Referandumla
iyi bir rüzgar yakaladık
Kılıçdaroğlu
ve yanlış tarafta duranlar…
Kim kime karşı, kim kime rakip?
3. bölüm
Niçin PKK ve Öcalan üstüne yazıyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
2.
Bölüm
Siyasetten
ne bekliyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
”Demokratik
Özerklik” üzerine
Siyam
İkizleri: Derin Devlet ve PKK
Militarist-faşist
güçlerin son çırpınışları
Biz
hiç susmadık;Ama bizi görüp duymadınız…
Kimlik
sorunu- 3
Kadın
sorunu ve sosyalizm
Kimlik sorunu -2
Kimlik
sorunu -1
27
Mayıs “Devrimi”
Viyana-İzlanda,
Dil ve Şiir
Bir
Dünyalıyım
Kovancılar
Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten
bir sayfa...
Çok
laf değil, somut adımlar...
KÜRT
SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın
bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar
– Şiir
Ali
Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki
ihtimal
Ergenekon
eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri
uyanık olmalı
TBMM’de
Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu
güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey,
Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık
insana özgüdür
Alevi
sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik
Fırat’ın ardından
Aldatanlar
ve aldananlar...
Sisteme
kurban edilenler...
Ayıp
diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu
bölme, bölünme hikâyesi...
Dema
Nu ile söyleşi
Ne
yazmalı?
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|