31 yıl sonra, yurt
içinden…
Kemal Burkay
Değerli okurlar,
Dengê Kurdistan sitesinde yayımlanan son
köşe yazımın üzerinden bir ayı aşkın
zaman geçti. 6 Temmuz’da dönüş günümü açıkladıktan
sonra hem medyanın yoğun ilgisi, hem dönüş
hazırlıkları yüzünden ayrıca köşe
yazıları yazamadım.
Şimdi ülkedeyim. Dönüş öncesi ve
sonrası yaşadıklarım medyaya ve bu arada
bizim siteye geniş biçimde yansıdı. Bilindiği
gibi, dönüşüme hem dost ve arkadaşlarımın,
hem medyanın ve kamuoyunun ilgisi yoğun oldu. Bu
kadarını beklemiyordum. Bu işe emek veren,
zaman ayıran, beni uğurlamak veya karşılamak
için yorulan; yazıları, mesajları ve telefonları
ile dostça ilgilerini esirgemeyen herkese bir kez daha teşekkür
ediyorum.
Dönüşümden bir gün önce, 29 Temmuz’da
arkadaşlarımın girişimiyle Stokholm’de
benim için bir veda toplantısı düzenlendi. Bu toplantıya
İsveç’ten ve İsveç dışından pek çok
arkadaşım ve değişik çevrelerden, örgütlerden
Kürt dostlarım katıldılar. 30 Temmuz günü ise
yakınlarım, dost ve arkadaşlarım tarafından
uğurlandım. Aynı uçakta hem bir grup arkadaşım,
hem de benimle söyleşi yapıp birlikte dönmek için
Stokholm’e gelmiş olan bir grup gazeteci vardı,
ki bunlar arasında Cihan Haber ajansından Selahattin
Sevi, Star Gazetesi’nden Melih Duvaklı, Sabah Gazetesi’nden
Ertuğrul Erbaş ve daha 1960’lı yıllardan
dostum ve arkadaşım olan Oral Çalışlar
da vardılar.
İstanbul’a indiğimizde hem bu kentteki,
hem de ülkenin değişik bölgelerinden -Ankara, İzmir,
Adana, Konya, Diyarbakır, Dersim, Ağrı, Van,
Mardin yörelerinden gelmiş çok sayıda dost ve arkadaş
tarafından karşılandık. Medyanın
yoğun ilgisi ile dost ve arkadaşlarımın
heyecanı yüzünden izdiham yaşandı ve havaalanında
kendilerini kısaca da olsa selamlayamadım, medyaya
demeç veremedim. Bunu daha sonra gittiğimiz Taksim’deki
Hill Otel’de düzenlenen toplantıda yapabildim.
Medyaya yansıdığı gibi,
havaalanından dışarıya vip kapısından
geçmedim, normal yolcuların da kullandığı
bir kapıdan geçtim. Ancak elbet iyi karşılandım.
Geldiğimin hemen ertesi günü, Avrupa Birliği’nden
sorumlu bakan, sayın Egemen Bağış görüşme
isteğini iletti ve bunun üzerine kendisiyle Ortaköy’deki
bürosunda görüştüm. Ertesi gün de Kültür Bakanı
sayın Ertuğrul Günay kaldığım otele
kadar gelme nezaketini gösterdi ve orada bir görüşme
yaptık. Bu görüşmelerin ikisi de kamuoyuna yansıdı.
Her iki görüşmenin ardından basına verdiğim
demeçlerde, silahların karşılıklı
susmasına, Kürt sorununda diyaloga ve eşitlik temelinde
barışçı bir çözüme şans tanınmasına
ilişkin ve öteden beri dile getirdiğim görüşlerimi
özetle tekrarladım. Bundan böyle de bu doğrultudaki
çaba ve girişimlere destek vereceğimi söyledim.
Uygarca bir diyalogun önemini kavramayan, buna
alışık olmayan, ayrıca bana karşı
önyargılarından bir türlü kurtulamayan bazı
kişi ve çevrelerin bu görüşmeler nedeniyle yine
rahatsız olduklarını, çarpıtmalara başvurduklarını
görüyorum. Oysa huzursuz olmaları için bir neden yok.
Daha yurda dönmeden önce de çeşitli vesilelerle dile
getirdiğim gibi, ben dün neysem bugün de oyum, dün yurt
dışında neleri dile getirdimse bugün de dile
getirdiğim odur. Gerek CNN Türk’te Ahmet Hakan’la, gerek
Habertürk’te Yasemin Güneri ile yaptığımız
uzun söyleşiler de bunun kanıtı. Buna rağmen
beni karalamak için fırsat kollayan ve akıl almaz
zorlamalara, yakıştırmalara başvuran kimilerine
ise, 1965’te, yani 46 yıl önce yazdığım
ve “Prangalar” adlı şiir kitabımda basılan
“Küp İçinde Sinek” adlı uzun şiirimdeki şu
iki mısra ile cevap vereyim:
“Ben hep o adamım – Yani senin bir türlü
tanımadığın…”
Evet, beni bir türlü tanıyıp anlamayan
veya anlamak istemeyen bu türden “küp içinde sinek”lere vereceğim
cevap bundan ibarettir.
İstanbul’da kaldığım bir haftalık
süre içinde bunun yanı sıra, kaldığım
otelde ve onuruma verilen yemekte, aralarında İsmail
Beşikçi, Şişli Belediye Başkanı Mustafa
Sarıgül, Kurd-Kav yöneticileri ve çok sayıda dost
ve arkadaşla, medya mensuplarıyla, yazar ve sanatçı
dostlarla görüşüp sohbet etme imkanım oldu. Anadolu
yakasındaki Dilovası’nda arkadaşım Nurettin
Basut’un mezarını ziyaret ettim.Kızlarım
Evin ve Berivan’la kız kardeşim Sabriye ve yeğenim
Dilovan’ın evlerine uğradım. Yine bu süre zarfında
BDP Grubu başkanı sayın Selahattin Demirtaş
ile eski dost ve arkadaşım Şerafettin Elçi,
CHP Genel Başkan Vekili Sezgin Tanrıkulu’nun da
aralarında bulunduğu çok sayıda örgüt temsilcisi,
dost ve arkadaş tarafından telefonla arandım.
Bir hafta sonra Ankara’ya geçtim. Burada da
ilk günlerde kaldığım Neva Palas’ta ve onuruma
düzenlenen yemekte çok sayıda eski ve yeni dost ve arkadaşlarımla,
medya mensuplarıyla, yazarlarla görüştüm. Kız
kardeşim İnci’ye uğradım. Bundan böyle,
bir aksilik olmaz ve programımız düzenli yürürse
önce Diyarbekir’e, ardından Dersim’e ve oradaki köyüme
gideceğim.
Verdiğim mesajların yalnız Kürt kamuoyunda
değil, Türk kamuoyunda da iyi niyetli tüm çevrelerde
ve sıradan insanlar üzerinde olumlu bir etki yarattığını
gördüm. Bazen sokakta veya yemekte rastladığım
ve beni TV’deki söyleşilerden veya gazetelerdeki resimlerimden
tanıyan kişilerin sıcak ilgisine tanık
oldum. Bir kez daha söyleyeyim ki böylesine sıcak bir
ilgiyi beklemiyordum. Hükümet adamlarından medyaya, yazar
ve sanatçılardan sokaktaki sıradan insana kadar,
tüm bu insanların benim dönüşüme gösterdikleri ilgi
ve verdikleri değer, oynayabileceğim rolle ilgili
beklentileri hem beni hoşnut etti, hem de ürküttü. Hoşnut
etti, çünkü yıllardır kararlıca izlediğimiz
politik çizginin ve verdiğimiz mesajların boşa
gitmediğini, tüm engellere rağmen topluma ulaştığını
ve onay bulduğunu gördüm. Beni ürküttü, çünkü söz konusu
rolü oynamak için benim ve arkadaşlarımın elinde
yeterli güç yok. Hayalci değilim ve siyasetin aynı
zamanda güç dengelerine bağlı olduğunu, en
azından yeterli kitle desteğine dayanarak yürütüldüğünü
bilirim.
Belli ki hem Kürt, hem Türk kesiminde, kitleler
ve ezici çoğunluk yıllardır süregelen bu çatışma
ve gerilim ortamından bıkmış. İnsanlar
akan kanın artık durmasını istiyor, bir
uzlaşmaya varılmasını, siyasetin normalleşmesini,
sorunların çözümünü, özetle barış ve demokrasi
istiyorlar.
Buna ve kendi rolüme ilişkin olarak verdiğim
mesajı burada bir kez daha okurlarımla paylaşmak
isterim: Gerçekçiyim, tek başıma muhatap olmak gibi
bir iddia ve beklenti içinde değilim. Kendisinde böylesi
olağanüstü güçler vehmeden insanlardan değilim.
Muhatap alınmayı bekleyip umduklarını
bulamayanlar da bu nedenle endişe etmesinler ve kendi
politikalarını gözden geçirsinler; yıllardır
ne yapıp yapmadıklarına baksınlar, kitlelerin
sesine ve beklentilerine kulak versinler.
Bana kalsa, bunca uzun ve yoğun geçen
bir siyasi mücadeleden sonra, 74 yaşımda, siyaseti
artık gençlere bırakıp kendi köyümde veya ülkemin
şirin bir kasabasında emeklilik yıllarımı
geçirmek isterdim. Ama 45-50 yıl önce nasıl halka
ve topluma, aynı zamanda kendi vicdanıma karşı
sorumluluk duyup ezilenlerin ve özgürlükten yoksun halkımın
saflarında siyasi mücadeleye giriştimse, bugün de
onların umut ve beklentilerini görüp yine aynı nedenlerle
kenara çekilme hakkını kendimde görmüyorum. Yapabildiğim
kadarıyla çözüm yönündeki görüş ve önerilerimi kamuoyuna
sunmaya ve kimden gelirse gelsin, çözüm, yani demokrasi ve
özgürlük yönündeki tüm olumlu adımları desteklemeye
devam edeceğim. Benim bir siyaset adamı, aydın
ve şair olarak yapabileceğim budur ve bundan geri
kalmayacağımdan dostlarım ve tüm okurlarım
emin olsunlar.
Geçmişte olduğu gibi inanıyorum
ki, eşitlik temelinde bir çözümü ve çağdaş
bir demokrasiyi gerçekleştirebilirsek, bu ülkede Kürt
halkı ve Türk halkı barış içinde bir arada
yaşayabilir. Bence ülkemize ve tüm Ortadoğu’ya sunacağımız
gelecek budur, bu olmalıdır; süregiden bir kavga,
kin ve düşmanlık değil.
14 Ağustos 2011
Not: Ülke ile ilgili diğer izlenimlere
değinmeyi gelecek yazıya bıraktım.
---------------------------------------------
(*)
Yazarın önceki
yazılarından:
Kaos ortamını kim ister?
Toplum
kriz degil, çözüm bekliyor (*)
Z
E W A C
Stokholm
manzaraları
Değişim;
Kelebek mi, yoksa hamam böceği mi?
Sûrîye
çawa ji şer û şewatê xilas be?
Ulusal
güçlerin birliği üzerine
4. Bölüm Bu düğüm nasıl çözülecek?
Ulusal
güçlerin birliği üzerine
3. Bölüm: HAK-PAR neden yanlış yaptı?
Ulusal
güçlerin birliği üzerine
2. Bölüm: HAK-PAR hangi koşullarda ve neden ortaya çıktı?
Ulusal
güçlerin birliği üzerine
1. Bölüm: Geçmişe bir bakalım
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler-2 (*)
Darbeden umut kesilmez!
HAK-PAR’a
yazık edildi
Arap-İslam
dünyasında esen değişim rüzgârı
Siyasetin
dikeni ve gülü
Kürtler
duymadan... (Kamuoyuna açıklama...)
Yurda
dönüş...
Doğru
yolda olmak mı önemli,
yanlış bir yolda çok olmak mı?
Geçmişten Bir Sayfa –
2 AGİK Kopenhag Toplantısı
Geçmişten
Bir Sayfa – 2
Adaletin
perişanlığı ve Hizbullah olayı
Özgür
olmadıktan sonra vatandaşlığın önemi
ne?
Bir
protesto yazısı
Kurban
Bayramı, Gizli Anayasa, Irak’ın içişleri vs…
HES’ler;
Önce insan ve doğa mı, yoksa para mı?
Dışardan
Türkiye manzaraları
Cumhuriyetin
87. yılında ilginç Türkiye manzaraları
Wek
rexne li ser pêşangeha Bottropê
Bottrop’ta,
4. Kürt Kitapları Fuarı’nda
Anadilde
eğitime bile karşı çıkanlar
Kürt sorununu nasıl çözecek?
Barışa
ve demokrasiye susamışız
Boykot
haklıdır
Anadilde eğitim anasütümüz kadar
helaldır
Kurdun
sevdiği dumanlı havalar
Referandumla
iyi bir rüzgar yakaladık
Kılıçdaroğlu
ve yanlış tarafta duranlar…
Kim kime karşı, kim kime rakip?
3. bölüm
Niçin PKK ve Öcalan üstüne yazıyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
2.
Bölüm
Siyasetten
ne bekliyorum?
Kim
kime karşı, kim kime rakip?
”Demokratik
Özerklik” üzerine
Siyam
İkizleri: Derin Devlet ve PKK
Militarist-faşist
güçlerin son çırpınışları
Biz
hiç susmadık;Ama bizi görüp duymadınız…
Kimlik
sorunu- 3
Kadın
sorunu ve sosyalizm
Kimlik sorunu -2
Kimlik
sorunu -1
27
Mayıs “Devrimi”
Viyana-İzlanda,
Dil ve Şiir
Bir
Dünyalıyım
Kovancılar
Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten
bir sayfa...
Çok
laf değil, somut adımlar...
KÜRT
SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın
bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar
– Şiir
Ali
Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki
ihtimal
Ergenekon
eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri
uyanık olmalı
TBMM’de
Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu
güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey,
Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık
insana özgüdür
Alevi
sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik
Fırat’ın ardından
Aldatanlar
ve aldananlar...
Sisteme
kurban edilenler...
Ayıp
diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu
bölme, bölünme hikâyesi...
Dema
Nu ile söyleşi
Ne
yazmalı?
Bu
nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko
ile değişim arasında
Ahmet
Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış
ve çözüm ortamı var mı?
Mardin
olayı üzerine
Nesimi,
Mahzuni, İhsani…
“Korku
imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK,
Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon
Güngören
bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon
davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın
ziyareti derde derman oldu mu?
29
Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül
Kürdistan deyince...
Kar,
bahar ve Newroz üzerine…
DTP
sorumluları bu işlere ne der?
Bir
hastane yazısı
Yerel
Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un
kısa bir tarihçesi
İşte
buna şaşıyorum!
Ergenekon
üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar
yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının
da düşmanı
Din-siyaset
ilişkileri
Ergenekon
ve 33 asker
Din
üzerine bir sohbet
Takke
düştü, kel göründü
Türkiye
sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele
de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon
ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza
mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar,
cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon
ve Dağlıca
”Bilgi
Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın
Hoca’nın genellemeleri…
Bu
nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt
sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı
Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP
değişimin partisi değil
Eski
film yeniden gösterimde mi?
Kedinin
boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi
batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım
tepki göstermek istemiyor
Sadun
Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan
Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban
ve laiklik üzerine
Ergenekon
ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma
son verirken…
Hrant
Dink’i anarken
AKP
sistemle kaynaşırken..
Sekiz
asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih,
akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil
Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin
temsil sorunu
Sabah’taki
söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen
taktikler
DTP’ye
yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan
görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm
Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil
kim?.
PKK’nın
silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla
nereye?..
Nasıl
bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye
Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl
bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir
genel af ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin
temel yanlışı ne?
Yedi
kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın
tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk
dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi
Kürtlere yapılan saldırı
Türk
Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde
Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22
Temmuz Seçimleri üzerine
Orman
yangınları kimin işi?
Dink
Davası ve Sivas
Bir
mum yakmaya devam…
Kuzeyde
bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe
ayağa düştü
Darbe
planı işlemekte
Barzani
“PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet
gerçekleri halka anlatmalı
Sayın
Sezer, nereden nereye!
Son
terör eylemlerinin ardında kimlerin eli var?
Sistem
ne laik ne demokrat
“Dil
Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk
Tarih Tezi” komedisi
Paşalar
Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt
Dili nasıl kurtulur?
Türk
medyası ya da Yalancı Çoban
General,
istifa et!
Heyy,
orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam
sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı
görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim
olursa olsun!
“Bu
ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman,
301’i değiştirmeyin!
Yanlışta
direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın
oyları” ve çıkar yol
Türkiye
batağa nasıl saplandı..
Kerkük
Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek
katil kim?
Ankara
Konferansı üzerine
AB’ye
sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı
mı, blöf mü?
Saddam
cezasını buldu
Çıkara
dayalı yanlış hesaplar
AB’nin
son kararı üzerine
Baker
Raporu ölü mü doğdu?
PKK
neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik
ve Irak’ta çözüm
Bir
kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime
direnen Türkiye
Sel,
yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan,
zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir
şarkı, bir şiir
Fransız
Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En
büyük devletsiz ulus..
Oyunu
gerçek sanmak-2
Oyunu
gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar
kirli savaşı sorgulamalı
Linç
salgını yayılırken…
Lübnan’dan
uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar
Savaşı mı?
Türkiye’nin
Kerkük Sorunu!
Halkı
yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı
bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde
ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun
yıkımına kim ağlar?
Terör
ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık
mı, sanık mı?.
Şemdin’in
yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı
türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı
olmasın?..
Çetelerle
mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi
esir alan ahtapot...
Sular
ısınırken...
”Sanki
herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu
bir darbe değil mi?
Terör
ne, terörizm ne?
TBMM
Başkanı Arınç’ın kunuşması ve
demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki
askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin
Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş
terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı,
tutku ve akıl...
Derin
devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç
ve Ceza
Yine
bir şeyler dönüyor…
Sistem
çürümüş, dökülüyor
Irak’ta
iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey
olanlar..
ŞOVENİZMİN
ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At
izi it izine karışırken..
HAMAS
ve PKK…
Sağduyu
ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin
üstü örtülüyor
Adalet
mi rezalet mi?.
Genelkurmay
Gladyosuna sahip çıktı!
Türk
Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının
mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik
Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk
rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt
sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye
Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın
Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris
olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar
böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli
bir fırsattır
Bu
nasıl bir ilerleme?
Değişimi
anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz
üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin
AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3
Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz
bir ülke..
“Demokrat,
özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon
dumanları…
Asıl
ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son
gelişmeler üzerine
Kürtçe
şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan
İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar
üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun,
örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı
için düş kırıklığıürk
tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II
Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler
ÇIKAR
YOL - I En başta umut gerekli
İşe
yaramaz bir karar…
NE
DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi
ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin
Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı
kim çözsün?.
Dün
cami, bugün bayrak…
İstanbul
sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir
kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş
I M A R I K…
Kürt
Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon
Derin
Devlet Tiyatrosunda Kürtler
ve Türkler...
|